Hırsızın itibarı

17 Aralık 2013’ten 17 Aralık 2014’e kadar bir yılda sizce hırsızlık vak’alarında artış olmuş mudur? Olup olmadığını önceki yıllarla kıyaslayarak anlayabiliriz ama bu kıyas da sağlıklı değildir.
Hırsızlığın hacmi de önemli... Onun için kıyas çetrefilli... Duyuyoruz, okuyoruz: Hırsıza “hırsız” demek karakollara çekilme sebebi. (Televizyon dizilerinde bile belki yönetimin korkusundan hırsızlığın erdemi anlatılmak ihtiyacı duyuluyor. Örnek: Ulan İstanbul dizisi.)
Bence, bir yıl içinde hırsızlık vak’aları arttı ve bu vak’aların pek çoğu gizleniyor.
Hırsızlık, “itibarlı meslek” kategorisine sokulmak isteniyor.
Bir “hoca” hırsızlığa dolaydan fetva veriyor, “yandaş” olmayan herkes, bu tür fetvaların hırsızlığın kapısını açtığında hemfikir; “Hoca” ise, “Hayır ben hırsızlığa yol açan fetva vermedim.” diyebiliyor.
Benim verdiğim tarif de Hayrettin Efendi’nin verdiği tarifler de, özü itibarıyla hırsızlığı anlatıyor. Gizlice alınırsa “hırsızlık” oluyor da, herkesin gözü önünde, açıktan banka soyulursa hırsızlık olmuyor mu meselâ? Ha silah zoru, ha makamına güvenerek sunulan menfaat karşılığı maddî nesne elde etme... Ne fark eder? Kanun, hırsızlığın çeşidine göre ceza verdiği için, üstü örtülemeyen hırsızlıklar, “yolsuzluk” adı altında muğlaklaştırılıp hafifletilmek isteniyor. Hepsi bu...
Partizanlık Hayrettin Efendi’nin gözünü bürümüş. Din adına konuşanlar asla bu meselelere girmemeliler. Yoksa insanların imanını zayıflatırlar.
“Havuz”a para toplama çok tartışıldı. Bazı iş adamlarından 100’er milyar lira alındı. İş adamları, bu parayı hiçbir surette vermek istemiyorlar ama kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, deyip mecburen ödüyorlar. “Havuz” açıktan ve herkesten para istenerek oluşturulmuyor, gizli-kapaklı toplanmalarla oluşturuluyor. Ortada bir yolsuzluk var çünkü. Gide gide halkın cebine yansıyan bu yolsuzluk zincirleme “hırsızlığa” girer mi, girmez mi?
Yolsuzluk, tabiri caizse soymanın hile-i şeriyesidir.
Hayrettin Efendi ve 17 Aralık’a karşı bildiri yayınlayan ilâhiyat fakültelerinden 110 akademisyenin çabaları, fetvaları ve bildirileri Ak Parti devrinde hırsızlığa itibar kazandırma anlamına gelir mi gelmez mi?
AKP’ye oy verenlere sorun; yolsuzluk için ne diyorlar: “Çalıyorlar ama çalışıyorlar!”
Bu sözün halk arasında “çalabilmek için çalışıyorlar” a döneceğinden şüpheniz olmasın.
Hiç aklınıza gelir miydi “hırsızlık” ve “itibar” arasında bir irtibat olacağı... Sağ olsunlar, fetvalarla bunu da sağladılar!
Ya “saray” ile “itibar” arasında irtibat kurulmasına ne dersiniz?!
1 katrilyon 370 milyar lira, maliyeden çekiliyor. Maliye bunu nereden çekecek? Halkın cebinden...
Zenginler, istediği gibi yaşar ve istediği binayı da yapar. Yeter ki, helâl kazansın... Yine israfın haram olduğunu bilmeleri gerekir.
Halkın gelir seviyesi dikkate alındığında, 1 katrilyon 370 milyara yaptırılan saray halkın geliriyle orantılı değildir.
“Saray itibar içindir.” diyenler düşünsünler.
Fakir halkımın alın teri rızasıyla mı o sarayın harcını kardı?

Yazarın Diğer Yazıları