Hiçbir iktidar da hukuktan azade değildir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meclis''in açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir çalışmanın yapılması gerektiğine inanıyorum. Hiçbir dijital mecra hukuktan azade değildir" diyerek, sosyal medya hakkında yapılması beklenen yasal düzenlemeye hız kazandırdı.
Bu demek oluyor ki, 1 Ekim sonrası başlıca meselelerden biri sosyal medya yasası olacak.
Hatırlarsınız, bir önceki sosyal medyaya kurallar getiren yasa, Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın gençlerle birlikte çektiği Youtube videosuna gelen "dislike"lar (beğenmeme) üzerine çıkarılmıştı. Cumhurbaşkanının sosyal medyaya olan sabrı bu videolar üzerine taşmış, -amiyane tabiriyle- vakit kaybetmeden sosyal medyaya bir ayar çekilmişti.
Geçtiğimiz haftalarda medyaya uygulanan kısıtlamalarla, sellerde ve yangınlarda iktidarın geç ve yetersiz müdahaleleri, önlem almayışı, hataları, vergilerin nereye harcandığı gibi konular sosyal medyada gündeme gelip sorgulananınca ve böylece kamuoyu oluşmasına vesile olunca, görünen o ki, Cumhurbaşkanının sabrı yine taştı.
İktidar, hatalarını değil, hatalarını ortaya çıkaranları düzeltme (!) derdinde.
Eleştiriye öyle tahammül edilmiyor ki, eleştiri gelebilecek kanalları kapatma, sınırlama derdindeler.
İşte tam da bu yüzden, Cumhurbaşkanı, yukarıda sözünü ettiğim cümlesinden bir önce aynen şöyle söylüyor:
"Sosyal medyaya hiç olumlu bakmıyorum."
Neden?
Çünkü sosyal medya mecrasında iktidara olumlu bakmayanlar var; iktidarın olumlu bakmadığı da esas olarak onlar. Yani, kendisini destekleyenlerin dışındakiler. Yani, muhalifler.
Hangi bilgi yanlış?
Burada iktidarın sosyal medya düzenlemelerine tepkimiz, bu mecraların çok masum olduğunu düşünmemizden değil elbet. Zaman zaman iktidarın kendisinin de sosyal medyayı nasıl manipülasyon için kullandığını hepimiz biliyoruz. Twitter''daki hashtag (etiket) savaşları bunun en büyük kanıtı.
Evet, sosyal medyada pek çok yanlış bilgi var; bunların bazısı bilinçli bir şekilde siyasi gayelerle yayılıyor bazısı da doğru sanılan bilginin herkese ulaşması için tamamen iyi niyetle yayılıyor.
Buraya kadarında herkes hemfikir. Ancak halihazırda sosyal medyada kullanıcılar zaten yazdıkları nedeniyle Türk Ceza Kanunu''na göre yargı önüne çıkarılıyorlar. Hatta bu şekilde, çoğunluğu siyaseten muhalif kimseler, düşünce özgürlüklerine aykırı cezalarla karşılaşıyorlar.
Dahası, insanları sosyal medyadan bilgi edinmeye iten şeyin basına getirilen sınırlamalar ve basının -birkaçı hariç- tek ses haline getirilmesinden kaynaklandığı da unutuluyor. Bilgiyi ana kaynaklardan edinemeyen insanlar, sosyal medya mecralarına yöneliyor.
Burada dijital okur yazarlığını arttırarak okuduğundan şüphe etme ve araştırma bilincinin yerleşmesini, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşması için şeffaflık ilkesinin ön plana çıkarılarak resmi kurum ve yetkili kişilerce belgeli bilgi açıklamaları yapılmasını tartışmak yerine, temel hak ve özgürlükleri doğrudan tehdit eden düzenlemelere yönelinmesi, elbette altında yatan amaçları sorgulatıyor.
Zira, devleti yönetenlerin dahi kamuoyunu aydınlatmak için devlet kanalları aracılığıyla televizyon veya resmi internet siteleri üzerinden şeffaf bilgi sunmak yerine, sosyal medya mecralarını tercih ederken, sosyal medya siyasi propaganda ve toplumu manipülasyon aracı olarak kullanılırken, devlete güven hiç olmadığı kadar gerilemişken, yanlış bilginin siyasi aktörlerce hakkaniyetle ayıklanması nasıl sağlanabilir?
Yasaklama zihniyeti
Şimdilik bahsedilenlere göre, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bünyesinde kurulacak Sosyal Medya Başkanlığı ile sosyal medyanın denetlenmesi planlanıyor.
Bu suretle, yalan haber içerdiği öne sürülen gönderinin silinmesi için Instagram, Twitter gibi sosyal ağ sağlayıcılarına talep gönderilecek ve bunun yanında da ilgili gönderilerin sahiplerine dair kimlik bilgisi talep edilebilecek. İstenen bilgilerin verilmemesi halinde ilgili platforma para cezası uygulanacak. Yalan haberi yapan ve yayan kişilere de hapis cezası verilecek.
Ancak burada "yalan haber" ifadesinin yoruma açık olması, iktidarın hoşuna gitmeyen bilginin yalan sayılması ihtimalini doğuruyor.
Ve hatta gerçekçi olalım, bu bir ihtimal değil. Bu, iktidarın böyle bir yasa çıkarması halinde bizi bekleyen hakikat.
Ancak Cumhurbaşkanı diyor ya hani, "hiçbir dijital mecra hukuktan azade değildir" diye; biz de bu vesileyle hatırlatalım:
Hiçbir siyasal iktidar da hiçbir siyasetçi de hukuktan azade değildir.