Hesaplaşma mı, hukuk mu?
Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un “Ergenekon” davasıyla ilgili sözlerini yabana atamayız. “Ergenekon afla temizlenir.” diyor.
“Ergenekon” dedikleri çok karmaşık... Kim ne derse desin neticede bir hesaplaşma...
Başbakan R. T. Erdoğan’ın “çok bilmiş” başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Twitter hesabından aynen şunları söylüyor:
“Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır. Bu dava 27 Mayıs’tan, 12 Mart’tan, 12 Eylül’den, 28 Şubat’tan, 27 Nisan’dan süzülüp gelen bir müdahale ruhundan hesap sorulmasıdır. Ergenekon davası Türk demokrasisinin geleceği açısından önemli bir dönüm noktasıdır.”
“Hesaplaşma” dediğin an sözün ister başına, ister sonuna “hukuk” tabirini koy; bunun adı hakikatte “hukuk” değildir!
“Ergenekon” davasını yakından takip edenlerin yorumlarına bakıyorum, suçun ne olduğunu bir türlü izah edemediklerini görüyorum.
19 yıl ceza alan gazeteci Ünal İnanç’ın şu ironik sözleri “dava”nın ne olduğunu tam anlamıyla ortaya koyuyor:
“Bu yargılama tam 4 yıl 10 ay sürdü. Ben de 22 Ocak 2009’da polisler tarafından Ergenekon adlı terör örgütünün şüphelisi olarak gözaltına alındım. Mahkeme 19 yıl 1 ay hapsime karar verdi. Bana suç bilimci olarak bakarlar. En büyük handikabım şu: Bu Ergenekon örgütüne ben rüyamda mı katılmışım? Yargılamanın ilk günü diğer örgütdaşlarımdan öğrenirim diyordum. Bir de baktım ki herkes benim gibi. Kimse bu örgütü de üyesi olduğunu da bilmiyordu. Ben Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneği’nin kurucusuyum ve yıllardan beri başkanlığını yapıyorum. Adalete güvenim sonsuzdur. Her ne kadar ben bir türlü ne olduğumu ve neden ceza aldığımı anlayamadıysam da hâkimlerden daha iyi bilecek halim yok.” (Medyafaresi).
Ergenekon davasının iddianamesini kabul eden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önceki başkanı Köksal Şengün çok önemli sözler söylüyor:
“Mahkeme ’silahlı örgüt tespit ettim’diyor. Mahkeme örgütü tespit etmez. Silahlı terör örgütü olup olmadığını tespit etmek Devletin işidir. Devlet bunu tespit eder, mahkemeye bildirir. Hiçbir kurumun arşivinde bilgi dağarcığında olmayan bir örgütü siz nasıl silahlı terör örgütü olarak kabul edersiniz?” (Saygı Öztürk, Sözcü, 8 Ağustos 2013).
Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un sözlerine geliyorum:
“Bu suç oluşmamış: Gerekçeyi görmeden eleştirmek yanlış. Basına yansıyan kadarıyla bu suçlara teşebbüs olmaz. Fakültelerde öğrencilere okutulur, ’bazı suçlar teşebbüse elverişli değildir’diye. Bu da onlardan biri.” (İlhan Taşçı, Cumhuriyet, 8 Ağustos 2013).
“Milyonlarca sayfalık bu davanın içinden çıkabilir misiniz?” diye soran Prof. Dr. Selçuk, “Tek yapılacak olan, bir af yasasıyla bu işleri temizlemek. Af kutuplaşmayı da ortadan kaldıracaktır.” sözüyle noktayı koyuyor.
Fikri ne olursa olsun kendi insanlarımıza düşmanlık etmeyelim.