Herkesin dini kendine ama...

Putin bir belâ, baş belâsı. Pazarlık gücünü artırmak için, Ukrayna''nın bütün kıyı şehirlerini almak istiyor.

Bu kadar kan dökülmesi, bu kadar yıkım Putin''i bitirecek. Katlederek, yıkarak kazanacak belki ama kendi kolunu bacağını kaybedecek. Başta halkı başkaldıracak.

Nasıl bir mizansen hazırlandıysa, bir gösteride güya halkın karşısına çıktı, altı dakika konuştu. Sonra kesildi. Teknik arıza, dediler. Putin gibi bir diktatör konuşacak ve "teknik arıza"yla yayın kesilecek?! Putin oraya yapıştırılmış gibi. Oyun içinde oyun! Rus kanalları bu çıkışı ve çılgın tezahüratı sık sık gösteriyor. Çok insan Putin''in konuştuğunun farkında bile değil.

Moskova sokaklarında "muzaffer komutan" edasıyla dolaşsın bakalım, dolaşabilecek mi?

Ukrayna''nın eti ne budu ne? Bir ay oldu neredeyse, sadece yaktı, sadece yıktı ve sadece katletti... Enkaz altından cansız bedenleri çıkarılan el kadar çocukları gösteriyor kanallar... İç sızlatıcı.

Bizim AFAD ekibi, göçen halkın toplandığı Polonya sınırına yakın Lviv''e yardım götürmüş. Allah razı olsun. Sıraya girip yemek alanların hüznünü gördünüz mü? Annelerin, ellerinden tutukları yavrularının ıstıraplarını yüzlerinden okuyorsunuz.

Biz kimseyi ayırmıyoruz. Suriye''den göçenleri bağrımıza bastık. Daha önce Saddam''ın bombalarından kaçanları da...

Putin''in, bir eli de Suriye''de, biliyorsunuz. O kadar çok masum insan katletti ki... Kafa, kol, bacak... bir taraflara savruldu. Beşşâr Esad''a "hediye" ettiği bütün şehirler, kasabalar, köyler birer enkaz. Buralardan kaçabilenler, Türkiye''ye, Ürdün''e sığındılar. En çok Türkiye''ye.

Ha IŞİD, ha Putin. Birbirinden zerre kadar fark yok.

Yine Türkiye''deki Suriyeliler meselesine geleceğiz. Muhalefet çıkıp da Beşşâr''la görüşeceğiz, Suriyelileri güvenlik içinde kendi topraklarına göndereceğiz, demesin. Bilmiyorlar ileride ne olacağını. Ezbere konuşuyorlar.

Orta Doğu''da mezhepler kalın çizgilerle ayrışmıştır. Herkes mezhep üzerinde kendisine bir yol çizer. IŞİD bir ara kasırga gibi esiyordu. Hâlâ var ve "öldürme" üzerine ideolojisini kurmuştur. Ortadoğu''da IŞİD gibi nice örgütler kol geziyor. "Müslümanlık" adına katlediyorlar, "Müslümanlık" adına nizam vermeye kalkışıyorlar. İnsanı o kadar değersizleştiriyorlar ki... Bunların Kur''ânî Müslümanlıkla hiçbir alâkaları yok.

Suriye''de Nusayrî mezhebi öne çıkarılıyor. Sünnî Müslümanlar, Arap Alevîliği de denilen "Nusayrîlik" dairesinde gösterilenler ayrıştırılıyor. Böl, vuruştur ve üstünlük sağla taktiği. Başkalarının oyununa geliniyor.

Türkiye''de de Nusayrîler var. Hatay''de meskûnlar. "Arap Alevîleri" olarak da anılıyorlar, Bu Alevîliğin Anadolu ve Rumeli''deki bildiğimiz Alevîlikle alâkası yok. Anadolu''da, Arnavutluk''ta, Makedonya''da inceledim. Kitabını da yazdım. Farkı biliyorum. Geçmişte Hatay''a gitmek Nusayrîliği incelemek istedim ama görüşmezler, dediler. Bu sahada en önemli çalışmayı Prof. Dr. Hüseyin Türk yaptı. Zoru başardı ve Nusarîliği ayrıntılı ortaya koydu. Dün "Nusayrîlik" kitabından bahsettim. Nusayrîlik hakkında şu satıları aktaracağım:

"Nusayrîler, diğer etnik gruplara göre, daha kapalı ve daha gizli bir cemaat örgütlenmesine sahiptirler. Nusayrîlik, batınî ve Alevî öğ­retilere dayalı olan kendine özgü bir mezheptir. Bâtınîliğin temel ilkesi olan bâtınî-zahirî ilişkisi, Nusayrîlerin bütün inanç dünya­larında etkili olmaktadır. Hz. Ali''nin tanrılaştırılması, Hızır inan­cı ve türbe inancının güçlülüğü, tecellî ve tenasüh, tevil ve takiyye, Hıristiyan bayram ve törenlerinden etkilenme ve amcalık ge­leneği, Nusayrîliğin en belirgin özellikleri olarak karşımıza çık­maktadır." (s. 32)

Tekrar tekrar söylüyorum. İster Sünnîlik, ister başka inanç daireleri... Hiçbirine karşı tavrımız olamaz. Ne zaman ki, siyasîleştilip kalkan yapılıyor, o zaman üzerinde düşünmek gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları