Hep birlikte yeniden borçlandık

Günü gününe uymayan bir ülke haline getirildik. Yarın ne olacağını önceden kestiremiyoruz. Bu durumun adına ön görünmezlik denir. İşte içinde bulunduğumuz durum tam olarak budur.

CB. Erdoğan''ın önceki gün açıkladığı pakete bağlı olarak, aynı gece yerle bir olan döviz kuru ve altın, herkesi şaşkına çevirdi. Deva Partisi Genel Başkanı Babacan; "Vatandaşlarımızın kafası karıştı biliyorum. Ortada oldukça tehlikeli bir oyun var" diye durumu özetledi.

Babacan''ın tehlikeli bulduğu şey, kamu bankalarının gece operasyonlarıydı. Söylendiğine göre iki milyar dolar satılmıştı.

Peki, bunu neden yapmışlardı?

Babacan''a göre bunun nedeni şuydu: "Bak Cumhurbaşkanı bir konuştu, kur düştü dedirtmek içindi."

Başardılar mı evet.

Sade vatandaşın kafası karıştı mı?

Evet!

Peki, bu açıklamalardan sonra ne olacak? Gerçekten de Türkiye düzlüğe çıkacak mı? Okuduğunuz bu yazıyı hazırlarken her zaman yaptığım gibi geniş basın taraması yaptım, yerli ve yabancı basında yapılan yorumları okudum ve şimdilik bir öngürülmezlik noktasında olduğumuzu anladım.

Yabancı basında pek çok uzman duruma ihtiyatlı yaklaşırken yeni açıklanan programın başarısını "sürdürebilirlik" ve "güven" ile ilişkili görüyor. Zaten ekonominin temel kuralı budur. Bu kural bozulduğu için, içinde bulunduğumuz ağır ekonomik koşulları yaşamaktayız.

Türkiye''de ise, siyasiler dışında konuyu değerlendiren uzmanlar, oldukça çarpıcı açıklamalar yapıyor. Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, "Olan, örtülü faiz artımından da daha fazlası" diye tanımlıyor. Çünkü döviz kuru ile mevduat arasındaki fark devlet tarafından ödenecek.

Ne demek bu?

Şu demek: Devlet, tıpkı otoyol, köprü geçiş garantilerinde olduğu gibi yükümlülük altına girecek. Döviz kuru kaynaklı tüm fazla ödemeleri, alakası olsun olmasın tüm vatandaşlar ödeyecek demek.

Haliyle bu durumu "örtülü faiz" olarak açıklayanlar da var. Hatta iktidarın "U dönüşü" olarak görenler var.

Haksız sayılmazlar.

Gerçekten de CB. Erdoğan, Türkiye''yi bir deneme tahtasına çevirerek uyguladığı "faiz sebep, enflasyon sonuçtur" tezini, döviz kuruna hazine garantisi vererek bozmuştur.

Veysel Ulusoy Hoca, "Adına ''örtülü faiz'', ''dolaylı faiz'', ne derseniz deyin. Bu, aslında ''Biz faizi tutamıyoruz, faiz sonuçtur, neden değildir'' kavramının içselleştirilmesi, kabul edilmesidir" dedikten sonra bugüne kadar yapılan iddialarında tükendiğini söyledi: "Nass da yok, Çin modeli de yok artık, yeni bir ''deneye'' geçtik" dedi.

Geçtiğimiz yeni deneyin adını iktidar koymasa da ekonomistler koyuyor.

"Örtülü faiz" sistemi.

Ulusoy, "Nass''ı bir kenara bıraktık" tespitinden sonra "Çünkü artık bu modelde ne üretim, ne verimlilik ne de istihdam var. Sadece parasal bandında dengeye getirme çabası var" diye sebebini açıklıyor. Eğer açıklanan model, Ulusoy Hoca''nın belerttiği gibi üretim, verimlilik ve istihdam yaratmayacaksa, hep birlikte iktidara sormamız lazım: Bunu neden yapıyorsunuz?

Millet ile ne derdiniz var?

Lakin açıklananlardan da görülüyor ki, iktidarın asıl odaklandığı ve merkeze aldığı konu para. Hedefinde döviz kuru var. Onun dengelenmesi var. Hâl böyle olunca ister istemez, üretim veremlilik, istihdam ikinci planda kalıyor. Hatta paranın seyri ile ilişkili hale getiriliyor.

Dileriz ülkemiz ve milletimiz için yine de iyisi olur.

Yazarın Diğer Yazıları