Hedefte CHP var!

Türkiye'nin ana gündemi açlık, yoksulluk ve işsizlik. Lakin gündemi konuşmamıza izin vermiyorlar. Konu dönüp dolaşıp CHP'ye geliyor ya da getiriliyor.

Önce bir gazeteci; "CHP'li biri Cumhurbaşkanıyla gizlice görüştü" haberini yaptı. Yalan haber üzerine günlerce konuşulmadık laf bırakmadık. Televizyonlar CHP'nin bu gizli adamını tartıştı.

Ne senaryolar çıktı ortaya.

Ne müthiş fikirler çıktı.

Dikkatinizi çekerim: Bu arada İktidar, gelişmeleri sadece keyifle seyretti. Çünkü aradığı tam da buydu.

Zamları konuşsak, gündem kendisi olacaktı.

İşte asgari ücret pazarlıkları başladı ama biz yeterince konuşabiliyor muyuz?

Konuşamıyoruz.

Peki, ocak ayından itibaren hepimizin cebinde hissedeceği zamları konuşabiliyor muyuz?

Hayır, onu da konuşamıyoruz.

Ne konuşuyoruz biz?

İstanbul'a yeni boğaz yapılmalı mı yapılmamalı mı? Bu boğaz İstanbul'u bir kere daha bölerse ne olur. Buranın rantı kimi zengin edecek?

Önemsiz mi?

Asla, en önemli konulardan biri ama, yapılmaya yarın başlansa en az on yıl sürecek bir proje bu.

Bir de benim ülkemde asıl gerçeklik var: Çoğu insan aç uyuyor. Evinde ekmek yok. Geliri kendisine yetmiyor, kıt kanaat zar zor geçiniyor. Biz aynı halka "sana öyle bir kanal projesi yapacağım ki Türkiye uçacak" diyoruz.

Diyoruz da halk soramıyor tabi?

"Bana ne bundan. Türkiye 10-15 yıl sonra uçacak ama ben uçabilecek miyim? Mesela şu Suriyelilere harcadığın 43 milyar doları bizim için harcasaydın bu hale gelir miydik" diyemiyor. "Öz vatanımızda garip, öz yurdumuzda aç kalır mıydık" diyemiyor.

Çünkü kimse lafı oraya getirmiyor. Hedefte CHP var.

Neymiş efendim, "25 trilyon rüşvet" istemişler. İddia sahibi Sinan Bey önce böyle söyledi, sonra yalanladı "okul yapın dediler" diyerek lafı çevirdi.

Ancak iktidar kanadına bakar mısınız?

Ne Allah korkusu var, ne vicdan ne de ahlak. Aman Allah'ım, bu nasıl muhafazakârlık? Nasıl dindarlık?

Yemin ederim bunlardan korkulur ve asla güvenilmez. Eğer Türkiye bu adamların elinden kurtarılmazsa, yakın zamanda parsel parsel Türkiye'nin rant alanlarını satıp, başta Araplar olmak üzere herkese Türkiye vatandaşlığı vermekten çekinmezler.

Allah'tan korkmayanlar, bizden korkacak değil ya.

Görmüyor musunuz? Ankara'da Mansur Yavaş adını duyar duymaz ne yaptılar. İktidar dâhil, pelikanı melikanı hep birlikte olayın üzerine atladılar. Her zaman olduğu gibi yalan yanlış manşetleri çektiler, köşeleri patlattılar.

Peki, sonuçta ne oldu?

Sinan Aygün kendi söylediklerini çürüttü. Görüşmediği, randevu alamadığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş gene haklı çıktı. Ve anlaşıldı ki, sümen altı edilmiş bir mahkeme kararını uygulamış bu sebeple de Sinan Aygün'ün yaptığı inşaatların ruhsatları iptal edilmiş.

Düşünebiliyor musunuz, bir belediye başkanı kendi partilisinin hem de milletvekilliği yapmış partilisinin inşaatını mahkeme kararıyla durduruyor. Hâlbuki kendisinden önceki belediye başkanları, mahkeme kararlarına rağmen hukuka uymayan kulelerin inşaatına göz yummuş. Burada herkesin aklını başına alıp düşünmesi gerekmiyor mu? Belediye başkanının görevi yaptığı her işi; halk adına, halk için ve yasaya uygun olarak yapmak değil mi? Öyle ama, benim ülkemde her zaman "doğru söyleyeni dokuz köyden kovdukları" gibi, yalan yanlış haberlerle ezip silmek istiyorlar.

Türkiye'de aklı başında, fikir namusu sahibi herkesin böyle birini el üstünde tutup alkışlaması gerekirken, manşetlerden, haber kanallarından karalama yoluna gidiyor.

Niye?

CHP'ye muhalefet etmek ve iktidarda kalmanın bütün yollarını ahlaksız olsa da meşru gördükleri için.

Şimdi söyler misiniz: Kim vatansever, kim milli?

Yazarın Diğer Yazıları