HDP/PKK HÜDA PAR baş tacımız!
PKK''nın siyasî kanadı HDP ile Etnikçi Hizbullah''ın siyasî kanadı HÜDA PAR baş tacımız.
Buyurun Türkiye sizin... İstediğiniz yerden bölebilirsiniz!
Baş tacı etmenin manası budur.
HDP meselesi... Suç varsa ceza da vardır. Bütün dünyada böyle. Kaç defa yazdık. Önce kapatmak istediler, Yargıtay Başsavcılığı''nı harekete geçirdiler. Bütün bilgi ve belgeleri topladılar. Bilgi ve belgeye de gerek yoktu. Her şey ayan beyan... Halkın önünde. HDP=PKK.
HÜDA PAR... Şimdi uykuya yatırılan bizdeki Hizbullah''un siyasî kanadı. Ha HDP''nin talebi, ha HÜDA PAR''ın talebi; farkı yok.
Ak Parti iktidarı geçmişten hiç ders almadan "Çözüm" demiş, PKK''ya kapı aralamıştı. Abdullah Öcalan''la görüşmeleri için HDP''lileri İmralı adasına taşıyıp durdular. Yetmedi Kandil''e gönderdiler. O HDP''liler de başkanımızı göreceğiz, kendilerinden talimat alacağız, diye güle oynaya İmralı''ya gittiler.
İmralı görüşmelerin notları yayınlandı: İmralı Notları... Sık sık hatırlatıyorum... Açın İmralı Notları''nı "Başkanım... Başkanım..." diyerek nasıl el etek öptüklerini okuyun.
A. Öcalan''ın HDP heyetinden Sırrı Süreyya Önder''in "Başkanım" diyerek başlayan sorusuna verdiği bir cevapta yer alan "Kırk yıldır Türk Solunu taşıyorum." sözünü hatırlatmak isterim. Küçücük küçücük sol-komünist partilerin HDP/PKK''den medet ummalarının sebebi "PKK Seroku"''nun bu cümlesinde yatıyor.
İmralı notlarının "Yayınevinin Önsözü" başlıkla yazısı âdeta "devletler arası" görüşmelerin kitabını yayınladıklarının ilânı. Okuyalım:
"2013''ten bu yana Türk devlet yetkilileri ve HDP heyetiyle barış sürecine ilişkin görüşmeler gerçekleştiren Kürt Halk Önderi''nin bu çabaları kamuoyu tarafından yeteri kadar bilinmemektedir. ''İmralı Cezaevi''nde neler konuşuldu? Demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa süreci kim tarafından ve nasıl başlatıldı? Türk devleti ve AKP hükümetinin gerçekten barış ve çözümü geliştirme istemi var mıydı? Abdullah Öcalan''ın barış istem ve çabalarına doğru karşılık veriliyor mu?'' vb sorular hem Kürt halkının, hem de sorunun çözülmesini isteyen herkesin gündemindeki temel konulardır. İşte bu kitap yaşanan bu süreci tüm hakikatıyla gözler önüne sermektedir. Abdullah Öcalan''ın İmralı Cezaevi''nde HDP heyeti ve devlet heyetiyle yaptığı görüşmeleri, heyetler ile diyaloglarını, bu görüşmelerde kamuoyuna yansıyan mesajlarının perde arkasını, Kürt tarafının önerilerini ve barış projelerini yansıtan temel kaynak olmaktadır. / Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi''nin hazırlayarak yayınevimize ulaştırdığı kitap Öcalan tarafından başlatılan demokratik çözüm sürecini, gerçekleşen görüşmeleri, hazırlanan projeleri tüm çıplaklığıyla okuyucuya sunmaktadır."
Burada dikkatinizi Türkçe meselesine de çekmek istiyorum. HDP''nin o zamanki eş başlardan Selahattin Demirtaş''ın "Başkanım, yeriniz değişti mi? Biraz da sağlık sorunlarınızla direkt ilişkilidir çünkü." sorusuna çok kahırlı cevap verirken "öldürüm" kelimesini kullanıyor. Türkçeleştirmeyle ne kadar meraklı PKK''nın Seroku". Kendisine "Gökkonuksal Avrat-Türkçenin Türkçesi" kitabımı mı göndersem acaba?!
Bu konuşması sırasında bir ayrıntı dikkati çekiyor:
"Sağlık meselesini biraz açalım. Özal, Ecevit, Erbakan sağlık sorunları nedeniyle süreçlerden tasfiye oldular. Bunlar benimle ilişkide olanlardı. (…) Ama asıl önemli olan benim buradaki güvenliğimdir. Gladio bile bana yönelebilir. Ben İmralı''da ölmem, öldürülürüm. Devlet burada bana ne kadar özenli yaklaşırsa yaklaşsın, bu beni burada yaşatarak idam etmektir. Bu öldürümdür."
"Öldürüm" kelimesi acaba yanlış mı yazıldı, dedim. Baktım, aynı konuşmasında birkaç defa daha geçiyor.
Başka bir ayrıntı: PKK''nın kurucu başı, Turgut Özal, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan''ın "Kendisiyle ilişkide oldukları için" tasfiye edilmelerinden bahsediyor. Etnikçi veya şucu bucu sol/komünist cenahta komplo teorileri bitmez. Sonra İmralı duruşmalarının tek kaynağı olan "İmralı''daki Konuk" kitabıma baktım. A. Öcalan Türkiye''ye getirildiğinde başbakan olan Ecevit''in, A. Öcalan''la adı "özel" bağlantılı geçmez. Kendi ifadelerinde de yoktur. Onun başkanlığı sırasında Türkiye''ye getirildiği için, seçimde en çok oyu almış ve koalisyon hükûmetinin başbakanı olmuştur.
Turgut Özal''dan hiç bahsetmeyelim... "Çözüm" diyen, Recep T. Erdoğan''ın önünü açan da Turgut Özal''dır. Beyefendi, Abdullah Öcalan''a çok itibar etmişti. Bu itibar başta 33 erimize mal oldu. O zaman Abdullah Öcalan''ın gözde saha komutanı Şemdin Sakık (Şimdi hapiste. A. Öcalan aleyhine çok ağır bir kitap yazdı), "Abdullah Öcalan''ın emrini yerine getirdim.", demişti. Zaten onun önünü açmasa bu kadar ağır saldırıya geçemezdi.
A. Öcalan, İmralı''daki ikinci duruşmada (1 Haziran 1999) mahkeme başkanının bir sorusu üzerine verdiği cevapta "Celal Talabanî aracılığı ile Turgut Özal''la görüşüyorduk. Onun istemi üzerine ateşkes ilân ettim. Ateşkes haberini aldığı zaman ''10 yıldan beri ilk defa rahat uyudum.'' dediğini Talabanî bana iletti." demişti. (Talabanî''nin, aracılığına dair, El-Vasat''ta çıkan ayrıntılı röportajın tercümesini de kitabımızda verdik.)
Erbakan bağlantısına da baktım. A. Öcalan, Jandarma İstihbarat Dairesi tarafından alınan ilk ifadesinde "Seçimler için ben talimat vermedim. Ancak CHP, DTP ile ittifak yapılabileceğini söyledim. HADEP''in CHP ve bazı partiler ile görüşmeler yaptığını duydum. Eskiden Refah Partisi ve diğer sol partiler ile de görüşmeler olmuştu." sözleri yer alıyor.
Yine İmralı''da ikinci duruşmada "Örgüt hangi siyasî partiyi, gazeteyi ve dergileri desteklemektedir?" sorusuna şu cevabı verir:
"Erbakan Hükûmeti zamanında Ankara ile mektuplaşmalarım olmuştu. Ağa (K) Mervan Zirki ve Delil kanalıyla Suriye''den Erbakan''a mektup gönderdim. Bana cevap geldi. Karşılıklı olumlu yazışmalarımız oldu."
Şehit yakını avukatı o zamanki Kastamonu Barosu Başkanı Mehdi Keskin, "Mektupta ne yazıyordu?", sorusuna "Bölge için ekonomik-sosyal paket açmak istiyoruz. Şiddet bunu engelliyor.'' Biz olumlu cevap verdik." cevabını vermişti.
Seçimlerde HDP''nin ve HÜDA PAR''ın kapısında yatmaya hazırlananlar, kazanacaklar mı, kaybedecekler mi, bir düşünmeliler.