HDP sevdası!
Recaizâde Ekrem (1847-1914)’in roman kahramanı Bihruz Bey’in, eserinin de adı olan “Araba Sevdası” ile bizim “demokrat” geçinenlerin “HDP sevdası” arasında şaşırtıcı bir benzerlik var...
“HDP Sevdası’nı anladık da ‘Araba Sevdası’ nereden çıktı?” diyeceksiniz.
Roman kahramanı Bihruz Bey, Avrupaî olmaya çalışan, içinde yaşadığı cemiyetten farklı bir tiptir. Kır gezintisinde şık atlı arabadan (londo) 2 hanımın indiğini görür. Biri 20 yaş gösteren sarışın; diğeri onun hizmetçisi sandığı yaşlıca bir hanım. Bihruz Bey kıza vurulur. Hemen sonunu söyleyeyim: Zengin sandığı sarışın güzel kız aslında fakirdir ve onu kandırmıştır.
HDP sevdasına kapılanları bir inceleyin... Cemiyetimize ne kadar yabancı olduklarını, yerli değerlere nasıl hınç beslediklerini hemen fark edersiniz. Bunlar HDP’nin içyüzünü görmek istemeyen, gördükleri hâlde “Kabulümüzdür!” diyenlerdir.
Bu kesime bir yenisi eklenmiştir... Yeni kesimin HDP sevdası Recep T. Erdoğan düşmanlığına endeksli.
Her 2 kesim de HDP’nin kapatılması gerektiğini dillendirenlere karşı “demokrat” görüntü altında ağır ithamlarla saldırıyorlar.
Ahmet Davutoğlu beylik söz ediyor. Bir televizyon kanalında “Parti kapatılmasına ilkesel olarak karşıyım” dedi.
Senin ilkeselliğini sevsinler! Her yerde kan. Ve kanın müsebbipleriyle -Ahmet Bey’in sevdiği kelimeyle söyleyeyim- “iltisaklı” (bitişik, ekli) bir kol TBMM’dedir. Bu kolu TBMM’ye “araba sevdalıları” soktular! Senin işin arabanın içindekinin iç yüzünü göstermektir; yoksa arabayı TBMM’ye park etmeleri için yer açmak değildir!
Selahattin, aklının ermediği konularda sloganlarla MHP’ye yükleniyor: “Maraş’tan, Çorum’dan Sivas’a kadar eli kana bulaşmış, boğazına kadar kana batmış olanlar, bu ülkede daha hesap vermeden hesap sormaya kalkıyorlar!”
Ne alâka? Sol komünist kesimin ve Ali’sizlerin gözünü boyamak mı istiyorsun ey eş baş! Mugalatayla gerçek kimliğini mi örteceksin!
Senden önce benzer partinin eş başı abindi. Abin nerede? Kandil’de. Gerisini konuşmayalım.
Parti kapatılması hakikaten meseleyi halletmiyor. Bunu biliyorum. Ama kanun parti kapatılmasının hangi şartlarda mümkün olacağını yazmış. O şartlar oluşmuşsa parti kapatılmazsa kanun işletilmiyor, demektir.
“Saray”la görülecek hesap, kimseyi HDP safına itmemelidir.
Şunu diyebilirsiniz: AKP, eli kanlı örgütün siyasî uzantısı HDP ile müzakere yürüttü. A. Öcalan’ı İmralı’da çikolatalarla, lokumlarla ziyaret edip hal hatır sordu:
“Serok, rica etsek. PKK bizi zorda bırakmasın. Hiç olmazsa silâhlarını halka göstere göstere gezmesin. Ne isterseniz yerine getireceğiz. Senin 10 madden bizim maddelerimiz zaten. Yeter ki, halk dönemimizde kan akmadığına inansın! Ha senin kurdurduğun HDP’ye, ha bize oy verilmiş; fark etmez, aynı sonuca varır.”
AKP terör örgütü başıyla işbirliğine gitti mi? Gitti.
Cumhuriyet Başsavcılığı yalnız HDP için değil, AKP için de delil toplaması gerekir mi? Gerekir.
Ama bizim önceliğimiz doğrudan teröristlerle işbirliği yapan, onlarla birlikte hareket eden, kan akmasında dahli olan parti/partilerdir.