HDP kapatılsa ne olur, kapatılmasa ne olur?..
HDP'nin kapatılacak mı? Tartışma alevlendi.
Anayasa'da partilerin hangi şartlarda kapatılacağı yazılı. "Suç işlenmesini teşvik edemez." diyor. (68. ve 69. maddelere dikkat!)
AİHM, İspanya'da yüksek mahkemenin "Batasuna"yı kapatma kararını doğru bulmuştur.
Şu satırlar, HDP deyince içi kıpır kıpır olan AİHM eski üyesi, Rıza Türmen'in makalesinden:
"Kapatma gerekçeleri arasında, Herri Batasuna Partisi'nin, terör örgütü ETA ve onun alt kuruluşlarıyla organik bağı bulunduğu, değişik tarihlerde gerçekleştirilen terör eylemlerini kınamaktan kaçındığı, parti sözcüsünün 'yasal olan ya da olmayan her yoldan mücadelemizi sürdüreceğiz' gibi beyanları, terörizmi destekleyen afişler asmaları, halkı devlete karşı mücadele etmeye tahrik etmeleri gibi gerekçeler var..." (Milliyet, 3 Temmuz 2009).
HDP'nin kapatılması söz konusu olunca, sağdan soldan aklıevveller hemen "demokrasi"den dem vurmaya başlıyorlar. Bunlar ya zekâ özürlüler ya da HDP/PKK'nın kuyruğuna takılanlar.
Bir kanunî partiye tavrımız olabilir ama kastımız olamaz. HDP, kanunları aştığı için kapatılması gerekir, diyoruz.
Çocuklarını PKK kapmış analardan, HDP'nin çocuklarını nasıl devşirdiğini bir dinleyin. Yakalanan veya teslim olan PKK militanlarının ifadelerine bakın... HDP "askerlik şubesi" gibi.
Sadece ve sadece 6-8 Ekim 2014 olayları göz önüne getirin, HDP'yi kapatmak için harekete geçmeyen yetkililerin suç işlediğini anlarsınız. 50'ye yakın insanı katleden, 300'den fazlasını yaralayan, 200 okulu, devlet dairesini, Diyarbakır'da müze hâline getirilen Ziya Gökalp'ın evini tahrip eden PKK artıklarını kim kışkırttı?
Vikipedi'de bile 6-7 Ekim 2014 olayları suç duyurusu gibi:
"IŞİD'in Kobani'yi kuşatmasına karşılık YPG militanlarının Türkiye sınırları üzerinden silah nakli yapmasına izin vermeyen 62. Türkiye Hükûmeti'ne tepki olarak HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun 6 Ekim'de aldığı kararla ve sokağa çıkma çağrısıyla başlayan protesto eylemleri ve silahlı çatışmalar bütünü."
Ya "Çözüm=Çözülme" döneminde hendekler, kuşatmalar, çatışmalar... "Özerklik" ilânına kalkışmalar... Kimin eseri?
HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun 6 Ekim 2014 günü bildirisinde "Kobani'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz... Bundan böyle her yer Kobani'dir. Kobani'deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar süresiz direnişe çağırıyoruz." denildikten sonra işin nereye vardığını gördük.
Herkes 6 Ekim bildirisine bakıyor. Bir de 27 Ekim 2014 bildirisi var. Bu bildiri bile HDP'nin kapatılma vetiresine başlatmaya yeter. Birkaç cümle alacağım:
"AKP Hükümeti... PYD ile IŞİD'i bir tutma ve PYD'yi 'terör örgütü' ilan etme aymazlığına kadar varmıştır..."
PYD, PKK'nın Suriye koludur. Devam edelim:
"6-8 Ekim günlerinde Kobani'den yükselen "Hawar" (İmdat) çığlığına yanıt olmak için sokaklara çıkan, polis tarafından infaz edilen ya da polisin denetimi ve gözetiminde gerçekleştirilen linç saldırılarında öldürülen onlarca insanımızın..." / "İmralı'da Sayın Öcalan'ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte..." / "Asker, polis, gerilla hiçbir gencimizin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması..."
PKK başı "Sayın Öcalan", militanlar "gerilla"!
HDP'liler bir kere olsun PKK vahşetinden söz etmediler.
Madem yüzümüz Avrupa'ya dönük... Avrupa'da parti kapatma "Şiddet kullanılmasını savunmaları veya bir siyasî araç olarak şiddet kullanmaları durumunda meşrudur."
Daha ne demek gerekir!