Hani siz eş başkandınız...
ABD ile ilkler yaşanıyor...
Tarih tersine mi döndü acaba?
Neler oluyor? Hani bizimkiler Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanıydılar ve ABD ile işler yolundaydı. Öyle ki ta Tunus'tan başlayarak Arap dünyasına demokrasi dersi veriyorlardı n'oldu?
Bitti...
Geldiğimiz yere bakın.
ABD'ye giden Türkiye devletinin Cumhurbaşkanını, misafir olduğu ülkeden hiç bir Allah kulu karşılamıyor. Kendi kendimizi karşılıyoruz.
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu'nun karşıladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan Obama ile 50 dakika görüşüyor. Aa... O da ne? Görüşmeden az bir zaman sonra Obama, basın özgürlüğü üzerinden dünya kamuoyunun önünde Erdoğan yönetimini eleştiriyor...
Böyle bir eleştiri de ilk defa oluyor. Elbette zaman zaman ülkeler düzeyinde eleştiriler olmuştu ama doğrudan Türkiye devletinin Cumhurbaşkanına yönelik, "demokrasi vaadiyle gelmiştin" deyip tersini yapmakla suçlanan bir eleştiri yapılmamıştı.
Ülkemiz açısından çok üzücü.
Türkiye, tarihsel kazanımları dikkate alındığında bunu hak edecek bir ülke değildir. Üstelik açıktan açığa Türkiye'ye ayar vermek bir başka devletin de haddi olmamıştır. Olamazdı da. Hatta, olmamalıydı.
Eğer şimdiki gibi gerçeğe dönüştüyse buna millî bir duruşla cevap vermek kaçınılmazdı. Verebildik mi? Kesinlikle hayır. Esasında bunun için siyasal gelişmeler de uygun değil.
Amerikalara kadar gidip ta oralarda ağır eleştiri yiyen büyüklerimiz, sadece kendilerini zora sokmadılar, ülkenin yurttaşları olarak bizi de mahcup ettiler. Çünkü Kuvayı Milliye ruhu taşıyan her özgür zihin sahibi Türk, bir Amerikan efendisinin kölesi olmadığının bilinci içinde ülkesine ayar çekilmesinden hoşlanmaz.
Peki, neden böyle oluyor?
Çünkü bizimkiler, ta 1946'lardan bu tarafa Amerika ile aynı hedefe yönelik siyaset yapmayı, oradan icazet almayı seçerek bugünlere geldiler de ondan.
Yıllardır PKK'yı onlar besliyor...
Şimdi de "çıkarım bunu gerektiriyor" deyip PYD ile yine birlikte iş tutuyor.
Orta Doğu'yu onlar allak bullak etti. Kurulu düzenleri onlar düzensizliğe ittiler. Orta Doğu'daki ve dünyadaki mevcut karmaşanın sebebi de onlar. Ölenlerin, şehit olanların, IŞİD'in, Nusra'nın Özgür Suriye Ordusu'nun, Irak'taki Barzani yönetiminin, Şii-Sünni ayrımcılığının temelini de onlar attı. Libya, onların yüzünden üçe bölündü. Tunus onların yüzünden karıştı. Aynı şekilde Mısır da...
Kaç kırmızı çizgimiz varsa hepsini onların amaçları uğruna kayıp ettik. Türkmen Dağı'nı, Kerkük'te bizim olanı, Suriye sınırının yüzlerce kilometresini onların amaçları uğruna kayıp etmekteyiz. Halen verdiğimiz şehitler bile Amerikan politikalarının sonuçlarıdır.
1991'den önce, Orta Doğu diktatörlüklerce yönetilen ve fakat kaosun, ölümün, kanın ve gözyaşının olmadığı sakin ülkeler topluluğu idi. Ne zaman ki Bush yönetimiyle ABD Irak'a girdi, her şey değişmeye başladı.
Evet, Obama haklı... Türkiye'de özgürlükler sorunu var. Adalet sorunu da var. Demokrasi sorunu da. Ancak, bu durum, onların yeryüzünün en büyük karıştırıcısı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Ve Türkiye'yi 14 yıldır yönetenler.. 14 yılın çook öncesinden Amerika'dakilere bel bağlamışlardı. Öyle ki yanı başımızdaki İslam ülkeleri teker teker parçalanırken, televizyonlardan "şimdi biz Büyük Ortadoğu politikalarının eş başkanıyız tabii" diyerek övünmeleri arşivlerde duruyor.
Obama bin kere haklı da olsa sevinemiyorum. Çünkü vatanseverim... Biliyorum ve ümit ediyorum. Emperyalizm sizi dövdükçe millileşeceksiniz... Henüz geç kalmadınız.. En kısa zamanda Nutuk okuyun...