Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Hani eleştirmek suç olmayacaktı?

Birinci Yargı Reform Paketi'nin, Meclis'te kabul edilmesinin üzerinden bir ay geçti. Sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; paketin, reform olacak bir yenilik getirmediği hususunda haklı çıktık.

Öncelikle bir hukukçu olarak şunu belirteyim ki;

Pek tabii, yargıda yapılacak, sistemi iyileştirecek, her yeniliği destekleriz.

Pek tabii, yargı reformu paketinde de "olumlu" diyebileceğimiz düzenlemeler var. Ancak…

Yasalar kadar önemli olan diğer bir husus da "uygulama". Uygulanmadığı sürece yasal düzenlemelerin bir anlamı olabilir mi?

Zaten suç değildi

Mesela reform diye nitelenen düzenleme, şunu iddia ediyordu:

"Haber verme ve eleştiri sınırlarını aşmayan düşünce açıklamaları suç olmayacak."

Zaten mevcut düzenlemeler uygulandığında da ifade özgürlüğü kapsamında haber vermek, eleştirmek suç oluşturmamalıydı.

Terörle Mücadele Kanunu'nun 7'nci maddesine (yargı reformu paketiyle) yapılan ekleme öncesi de örgüt propagandası yapmak dışındaki düşünce açıklamaları koruma altındaydı. En azından kanunen öyleydi.

Zaten hiyerarşik sıralamada kanunlarımızın üstünde yer alan İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 10'uncu maddesi ifade özgürlüğünü geniş manada koruyordu.

Ve yine İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Türkiye hakkında ihlal kararı verdiği yüzlerce kararında da "şiddete çağrı yapmayan açıklamaları" ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriyordu.

Reform paketi ne getirdi?

Terörle Mücadele Kanunu'nun söz konusu maddesine, "Haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" cümlesi eklendi.

Eee, artık eleştirmek suç oluşturmuyor mu yani?

CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Birinci Yargı Reform Paketi'nin birinci ayında basın ve ifade özgürlüğü alanında yaşanan gelişmelerle ilgili bir değerlendirme yaptı ve yaşanan şu olaylara dikkat çekti:

* "Kriz var" diyen gazetecilere dava açıldı, yargılama devam ediyor.

* Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonomideki gidişatı kötüleyeni, teröristle bir tuttu.

* Üstelik, ekonomiye dair olumsuz eleştirileri yapanlara para cezası getirilmesi konuşuluyor.

* Giresun'da Rabia Naz'ın ölümünü aydınlatmaya çalışan gazeteciler göz altına alındı.

* Ahmet Altan tahliye edildi, bir hafta geçmeden tekrar tutuklandı.

* Emniyet teşkilatındaki Menzil tarikatı yapılanmasına dikkat çeken gazeteci hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü, suç duyurusunda bulundu.

* Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerine yönelik FETÖ'cülük suçlamasıyla başlatılan yargılama sürüyor.

Yani, gazetecilerin yazılarında dikkat çektiği hususlara eğilip, araştırmak ve çözüm aramak yerine; gazeteciler hedef gösteriliyor, suçlanıyor.

Tüm bunlar hala yaşandığına göre, ne getirdi bu Birinci Yargı Reformu Paketi? Üstelik, bu çok işe yaramış gibi, bir de ikincisi, üçüncüsü bekleniyor.

Üzülerek söylüyorum ki, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve bu kapsamda yürürlüğe giren Birinci Yargı Reformu Paketi, yargının temel sorunlarına çözüm bulma gayesi ile yapılmamıştır; tek amaç, "bir şeyler yapıyor" görünmektir.

Çözüm ne?

Ülkede yargının esas sorunu mevzuat değil; uygulamalar ve zihniyettir!

Anayasa ve kanunlar layıkıyla uygulansa, sorunlar büyük ölçüde çözülecektir. Zira, yargının bağımsız ve tarafsız olmasını emreden yasalarımız zaten mevcut.

Ancak yüksek yargı atamalarının Cumhurbaşkanınca yapıldığı, Cumhurbaşkanının ise partili olduğu müddetçe, yargı bağımsızlığının teminat altına alınması mümkün değil. Dolayısıyla bu şartlar altında ifade özgürlüğünün yasadaki bir cümle ile güvence altına alınacağını düşünmek ancak hayaldir.

Son olarak…

İktidara yakınlığı ile bilinen ORC Araştırma Şirketi'nin "Kasım 2019 Gündem Araştırması"nın sonuçlarında dahi yargının halkın gözündeki durumunu görebilmek mümkün. Halka sorulan soru şu: Yargıya güveniyor musunuz?

Cevaplar ise şöyle:

Yüzde 68: "Güvenmiyorum."

Yüzde 20,3: "Kısmen güveniyorum."

Yüzde 11,7: "Tamamen güveniyorum."

Güvenin kısmen olamayacağı, kısmen diye ifade edilen güvenin "henüz işim düşmedi ama düşerse ne olur bilemem" manasına geleceğinden bahisle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, halkın yüzde 88'i yargıya güvenmiyor.

Ve ifade özgürlüğü dahil tüm hak ve özgürlüklerin güvencesi de yargıya güven tesis etmenin çözümü de bağımsız yargıyı sağlamaktan geçiyor.

Yazarın Diğer Yazıları