“Halkın ta kendisiyiz” demek de ne demek?

Acaba “Halk olmakla halkın ‘ta kendisi’ olmak arasındaki fark nedir?” diye kendime sormuyor değilim!

Kendimce; biri sahiden mütevazı…

Kendi halinde…

Neredeyse günübirlik yaşayan halk…

Diğeri ise kolunda 550 bin, ya da bi milyonluk saatle ayrıcalıklı ve imtiyazlı olduğunu vurgulanan halk olsa gerek, diyorum.

*

Hani bi zaman ortalarda dolaşan “Adamın dibi” diye bir laf vardı ya!

Hani adamı yere serip de göklerdeymiş gibi göstermeye çalışılması, ‘Halkın ta kendisi’ sözü ile örtüşüyor sanki.

*

Niye böyle diyorum biliyor musunuz?

Yazar, dizi oyuncusu ve Milletvekili Sayın B.Y’nin kendisiyle birlikte içinde bulunduğu gruba dair bir cümle içinde:

“(…) Bir kere halkın ta kendisiyiz” demişti ya hani, ona takıldım.

*

Keşke Sayın Y. böyle bir polemiğe girmemiş olsaydı.

Girmemiş olsaydı, çünkü edebiyat ve sanatla uğraşan her kim olursa olsun, önce kendisine yöneltilen eleştirilerin ne kadar haklı olduğunu anlamaya çalışır…

Sonra haklı ya da haksızlığına bakar…

Ardından da polemik olmayacak şekilde, ‘Halkın ta kendisi’ ifadesinin dışında, bir başka ifade kullanabilirdi, diyorum.

Çünkü bunun içinde ‘Halkın ta kendisi’ olanlar, sıkıntı çekmese de onun dışındaki çok büyük bir çoğunluğu oluşturan halk, cidden büyük bir ekonomik çıkmaz içindeler.

*

Emekli, 10 bin lirayla bir ay yaşamak için mücadele bile edemezken…

Gençler parasızlık yüzünden okuyamazlarken…

Hatta okullarını yarım bırakırlarken…

Gençlerimiz hayalleriyle birlikte kaybolma noktasına gelmişlerken, Sayın Y.:

“Alın teriyle helal yoldan kazandım. Saatimi de takmaya devam edeceğim.” diyerek, kendisini eleştirenlerle keşke zıtlaşmamış olsaydı, diyorum.

*

Neden biliyor musunuz?

Bir sanatçı helal yoldan kazanmış olsa da -ki elbette helal yoldan kazanmıştır- bir milletvekilinin o kadar pahalı bir saati gündelik yaşamda takınca bir anda gündem oluveriyor.

Pahalı saati koluna takan bir iş adamına böyle sorular sorulmuyor mesela.

Mesela milletvekiline sorulabiliyor?

Niye?

*

Kaldı ki içinde bulunduğu halkın büyük bir kısmı bir çıkmazın, hatta çaresizliğin içindeyken milletvekilinin bu kadar pahalı saati günübirlik takarak, milletin gözüne sokmasının da alemi ne, onu da anlamış değilim.

Ben böyle bir ifadeyi Yazar Bey’e hiç mi hiç yakıştıramadım.

*

Ha kendisine haksızlık etmek istemem!

“Ben, ne denmek istenildiğini anlamadığım için yanlış mı yorumluyorum yoksa!” diye de düşünüyorum.

Kendileriyle bir gün bir fuarda mutlaka karşılaşacağız ve bu soruyu kendisine soracağım.

“‘Halkın ta kendisi’ olmakla, ‘Halk’ olmak arasında -kendince- bir fark var mı, varsa da nasıl bir fark var.” Bir de kendilerinin ağzından öğreneyim, isterim.

Hem bu kadar iddialı bir cümle niye kurulur ki!

*

Neyse efendim, neyse!

Yazarın Diğer Yazıları