Halkın elindeki Kur'ân ağır basacak

İktidardakiler düştükleri an, hafta geçmez kendileri mahkemede bulurlar. Tek tek saymayayım, bütün olumsuzluklar diyeyim siz anlarsınız, "düşen"in üstünde kalacak. Onun için hiçbir surette gitmek istemeyeceklerdir.

Bu yoklukta, bu dalgalanmada çöküntünün derinliği ölçülemiyor bile... Halkı nasıl ikna edip de oy alacaklar? Sandıkta hileye mi gidecekler? Köşe başlarına asker polis mi dikecekler?

Muhalefet partileri kendi içlerinde şu an uyumlular. Birlikte yönetime talipler. Çare üretiyorlar. Ortak karar alsınlar; Türkiye''nin bu hâle gelmesine sebep olanlardan, hatta, yolsuzluğa göz yumanlardan, ahbap kayıranlardan hiçbir surette hesap sorulmayacaktır, desinler. Bunun garantisi nasıl verilir bilmiyorum ama bir yol bulsunlar.

İktidardakiler, kendilerinden hesap sorulmayacağına inansınlar. Muhalefet ikide bir "Hesap sorulacak!" derse, bunlar hiçbir surette iktidardan gitmemek için her yola başvururlar. Allah korusun, istenmeyen müessif olaylarla karşı karşıya kalırız.

Yoksulluğa katlanın diye Kur''ân-ı Kerîm''den ayetler gösteriyorlar. Çıkışın yolunu da bulmaları gerekir; ancak, çökerten çıkaramaz. Yol göründü. Bütün tarikatları, bütün cemaatleri hareket geçirseler, Allah, Kitap deseler, oy verenlerin de bir hesabı var; Kur''ân''ı açacaklar, hak yiyicileri, halkı yoksulluğa düşürücüleri nelerin beklediğini yüzlerine vuracaklar. Onun için kimse Kur''ân''ı eline alıp kendisine bir yol aramasın. İnanın halkın elindeki Kur''ân ağır basacaktır.

Hak Teâlâ buyuruyor: "Hep birlikte Allah''ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah''ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O''nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz..." (Âl-i İmrân, 3/103)

Halkla iktidar arasında derin uçurum var. İki taraf da elinde Kur''an tutuyor ama, hükmedenler Allah''ın buyruğuna uyuyorlar mı uymuyorlar mı bir düşünün!

Fetvacılar da karşı karşıyalar. Cübbeli bile isyanlarda... Ne diyor:

"Nas anladık da, burası şeriat devleti mi! Şeriat devleti ilan edildiyse ona göre davransınlar. Yarım Nas olmaz. Madem öyle 1 bile faiz vermeyeceksin. Devlet de 1 bile faiz almayacak. Nas''ın azı çoğu olmaz. Yarım yamalak Nas da olmaz. Bakın bu durum İslam''a büyük zarar veriyor. Farkındalar mı bilmiyorum. Biz içindeyiz cemaatin, görüyoruz. Bu ekonomik politikayı Nas diye sürdürürsen ve millet batarsa herkes ''Kur''an batırdı bizi'' demeye başlayacak. Suçu Kur''an''da, İslam''da bulacak. Millet dinden, Kur''an''dan uzak duracak. Sonunda batışın faturasını Kur''an''a çıkaracak. Madem Nas diyeceksin. O zaman hepten şeriat ilan et. Bakalım ne oluyor görelim. Öyle değil mi ama." (Fatih Altaylı, Habertürk, 3 Aralık 2021)

Cevap Prof. Dr. Hayrettin Karaman''dan geldi. H. Karaman tenezzül buyurup Cübbeli''nin adını vermedi; ama, sözlerine şiddetle karşı çıktı. ("Nas var", Yeni Şafak, 12 Aralık 2021)

Bu işleri biraz bilen insanım. İnanın H. Karaman Hocanın cevabına, onun ilmi adına üzüldüm.

Alaylı Cübbeli ile âlim H. Karaman''nın arası geçmişten beri açık. 2015''te birbirlerine yüklenmişlerdi. Cübbeli: "(H. Karaman) ''Yeni kitap çıkarıyorum, ona bakın. Öbürlerini sahiplenmiyorum, yeni kitabı sahipleniyorum'' diyor. Gelmişsin 80 yaşına, gerinin tümünü reddediyorsun! Vah demek ki seni bu seneye kadar seyredenlere, vah seni izleyenlere!" demiş, H. Karaman bu sözleri "Yalancı hangi kılığa girerse girsin fâsıktır, sözüne ve tanıklığına itibar edilmez." diye karşılamıştı.

Darmadağınız... Karanlığın en koyusu... Muhalefet bir ışık yakmalı.

Yazarın Diğer Yazıları