Hadi PKK için imza toplayın!
Dış düşmanla mücadele etmek kolay... Çünkü; karşınızda. Görüyorsunuz. İç uzantıları görmeniz, bilmeniz mümkün değil; hiç beklemediğiniz bir anda beliriverirler. Asıl iç uzantılarla mücadele gerekiyor. Silahlı bölücülere karşı mücadele yürütüyorsanız, bu vatanın evlâtları şehit düşüyorsa, onlara destek anlamına söz edenlere asla taviz veremezsiniz! Yoksa halkı umutsuzluğa sürüklersiniz!
Maalesef "Devlet" uyuyor. Bölücü uzantıları içeride örgütlü ve kararlılar. Silahlı grupları "Zalime karşı savaşan hak arayıcısı güçler" göstermek ve lanse etmek için kapı kapı dolaşıp imza topluyorlar.
Meselâ; Boğaz'daki bir üniversitede yuvalanmış, dış bağlantılı bozguncular, hendek savaşları sırasında, baktılar "adamları"nın vaziyeti kötüye gidiyor, bir bir hendeklere gömülüyorlar, 1128 imzalı destek bildiri yayınladılar. Türkiye'nin dört bir yanında, PKK sempatizanı öğretim üyelerine "Barış Bildirisi" veya "Bu Suça Ortak Olmayacağız" dedikleri, Kandil çıkışlı "PKK Bildirisi"ni imzalatılar. Bu imzacıların bir kısmı da yurt dışından. (İçlerinde yabancılar da var, T.C. vatandaşı olanlar da...) Şimdi hepsi rahat; çünkü, AYM, onların Türk düşmanlığını, PKK yandaşlığını, askerimize katil demeye gelen sözlerini "fikir hürriyeti" kabul eti. Bizim entelcilik oynayan sağ kesim dangalakları da bu kararı destekleyen yazılar yazdılar! (Yazıklar olsun! Sizin gibilerin yatacak yeri yok. Çıkıp şehitlerimize ah vah demeyin! Katledilen bebekler için gözyaşı dökmeyin! O şehitlerimizin, o miniklerimizin aziz ruhlarını muazzep etmeyin!)
Ha Türkiye içinde hendekleri kapatıyor, ha sınırlarımızın ötesinde PKK'nın terör yuvalarını dağıtıyoruz... Ne farkı var? Çıkın hadi... İmza toplayın! Aranızda yer tutmak isteyen kendilerine güvenini yitirmiş aciz yazarlarımız da "Fikrinize katılmıyorum ama PKK'yı destekleme hürriyetinizi destekliyorum!" diyerek alkış tutsunlar!
Suriye'de bir büyük harekât başlattık. Gerekliydi.
Yakın ve uzak tehlikeden bahsetmiştim. Eğer güneyimizde terör odaklarını yok etmezsek, çok başımız ağrıyacak; ileride yıkımla karşı karşıya kalacağız.
ABD'nin, Batı ülkelerinin ve hatta Rusya'nın, hemen bütün İslâm ülkelerinin bize karşı tavırları belli. Anlayacağınız, dünyada yalnızız.
Neden yalnız olduğumuzu hiç düşündünüz mü?
Biz ne kadar güçlü bir ülke olursak olalım, yine yalnızız. Çok açık ifade edeceğim: Biz Türk'üz! Bu sözüm hamaset değil; hakikat!
Batılı, rüyasından "Mamma... li... Türchi!..." (Anneee... Türkler!) diye bağırarak uyanıyor. (Orhan Koloğlu'nun kitabının da adı. Ünlü tarihçimiz, 1960'lı yıllarda, İtalya'da, elçiliğimizde, basın ataşesiyken, Batı'nın Türkler korkusunun nasıl içlerine işlediğini gözlemiş ve kitabında yazmış. Meseleyi Haçlı Seferleri'ne kadar ele alıyor. Tarihçi Kitapevi.)
Yahya Kemal'in üzerinde etkisi olan Fransız tarihçi Albert Sorel: "Türkler, Avrupa'da görünür görünmez ortaya bir Şark Meselesi çıktı..." der. Ve daha neler der!
Batılı güçler Çanakkale'ye saldırdıklarında İngiliz Harbiye Nazırı olan Lord Kitchener'in (1850-1916), "Türkleri dünya haritasından silinceye kadar, harbe devam edeceğiz." sözü Batı'nın "Şark Meselesi"ne bakışının özüdür.
Biz, güneyimizde dünyaya karşı bir savaşa girdik. PKK destekçilerinin, içeride örgütlenmelerine, imza toplamalarına, bildiri yayınlamalarına hiçbir surette taviz verilemez!