Öncelikle söylemeliyim ki Akbelen’in, Gezi ile olan tek bağı ağaç.
Başka hiçbir ortak yanı yok.
Oysa Akbelen’de sadece bir ağaç katliamı yok, bir orman katliamı var!..
Oradaki köylünün yaşam hakkını gasp etme var!..
Oradaki köylünün geleceğini, emeklerini ve yarınlarını çalma var!..
Daha ne olsun?
*
O nedenle insanların Akbelen’e yani ormanına, ağacına sahip çıkmasında da siyasi bir mesaj aranmasa, diyorum.
Çünkü her şey göz önünde oluyor.
Her şey bu kadar netken, bunu siyasallaştırmanın mantığını anlayamadım.
*
Daha önceleri başka ormanlık alanlarımız da tarumar edilmişti ya, bu sefer de Akbelen, aynı kaderi paylaşarak ölüyor, öldürülüyor.
*
Ormanlarımız;
Maden deniliyor yok ediliyor…
Taş ocağı deniliyor yok ediliyor…
Konut deniliyor yok ediliyor…
Yangın çıkarılıyor yok ediliyor…
Ediliyor da ediliyor.
*
Sonra?
Sonra yağmur duasına gidiliyor…
Ben bu işi anlayamadım gitti.
*
Hem para yenir mi ki?
Yenmez elbette!..
Yemek satın alabilir,
Ekmek satın alabilir, ama yenmez.
*
Ya toprak mahsul vermeyince…
Sen toprağın bağırsaklarını dışarı çıkardığında o sana niye ekmeklik buğday versin?
Sebze, meyve versin.
Ağacın en yakın dostu olan yağmur yağsın?
Niye?
*
O zaman önceliğimiz neden para olsun ki?
Akmayan dereler…
Tükenen barajlar, göller…
Susuz kalan toprak…
Dengesi bozulan hayat, insanoğlunun yüzünü güldürebilir mi?
*
Ve Kızılderili Reis:
“Son ırmak kuruduğunda…
Son ağaç yok olduğunda…
Son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenemeyen bir şey olduğunu anlayacak.” demiyor mu?
*
Ve sanırım biz de yavaş yavaş o noktaya geliyoruz.
Belki de son ırmak kurumadığı…
Son ağaç kesilmediği…
Hâlâ tutulabilen birkaç balık var olduğu için beyaz adamın ormanı katletmekten vazgeçmek için hâlâ vakti var.
*
Bilmez misiniz ki ağaç öldü mü toprak ölür.
Toprak öldü mü hayvanlar…
Hayvanlar öldü mü, işte o zaman beyaz adam parayı yer mi, yemez mi orasını bilmem.
*
Demem o ki;
“Vazgeçilsin bu sevdadan…
Sadece kendi ormanınızı değil, ülkenin ormanını da sevin!..
Sadece bahçenizdeki ağacı korumayın, ormandaki ağacı da koruyun!..
Sadece kendi toprağınızı değil, bütün satıh toprağını sahiplenin ki ülke kazansın.
O zaman da yüzü güler insanoğlunun” diyeceğim ya, kime ne anlatabilirim ki?
*
Hani bir laf vardır ya, “Gözünüzü toprak doyursun!..” denir.
Doyurur mu?
Paraya odaklanmış bir beynin, bunu anlayacağını hiç sanmıyorum!..
