Gökalp’ı nasıl anacağız?
Ziya Gökalp’ı 25 Ekim 1924’te kaybettik. 100. ölüm yıldönümüne giriyoruz. “Devlet” Gökalp için ne yaptı ve ne yapacak? Bilmiyoruz. Bazı kuruluşların faaliyetleri var. Bazı dergiler özel sayı çıkarıyor. İlki geldi: Alpınar dergisi. Akpınar, Anadolu’nun bağrında, Niğde’de, İsmail Özmel’in üstün gayretiyle yayınlanıyor. 106. ve 107-108. sayıları önümde.
Türk Eğitim Sen, bu yılın başlarında “‘Fikrimdeki Türk Asrı Ve Türk Birliği’ Makale Yarışması” düzenledi. Bu yılın şubatında başlayan makale gönderme süresi eylülün 25’inde bitiyor.
Türk Yurdu dergisinin de Eylül 2024’de çıkan 445. sayısını “21. Yüzyılda Devlet ve milliyetçilik” temalı. Belki de Kasım sayısı Gökalp özel sayısı olacaktır. Eylül sayısında da Gökalp için yine “dosya” açılmış. Süleyman Eryiğit’in “Ziya Gökalp’ta Medeniyet, Milli Kültür, Millet ve Milliyetçilik” başlıklı uzun makalesi yer alıyor.
Türk Yurdu dergisiyle ve Ziya Gökalp arasında sıkı bir bağ vardır. Türk Yurdu’nu İttihat ve Terakkî’nin yayın organı görebiliriz. Gökalp da İttihat ve Terakkî’nin önde gelen bir ismidir. Fırkanın (partinin) yönetimindedir. Bu yüzden 1 Ekim 1921’de, Millî Mücadele’nin lideri Mustafa Kemal ellerindeki İngiliz esirler karşılığında Malta sürgünlerini kurtarınca Gökalp önce İstanbul’a, sonra Ankara’ya geçer. Enver Paşa, Batum’da Millî Mücadele’ye müdahale mi desek, katılmak mı desek, bir tavır içindeyken, herhâlde, Enver’le birlikte İttihat ve Terakkî’nin yönetiminde olan Gökalp’a, o an için, buyur gel denmeyecekti. O da çareyi memleketine Diyarbakır’a dönmekte bulur. Burada Küçük Mecmua’yı çıkarır.
Bir bilgi daha: O sıra İstanbul’da Yahya Kemal’in öncülüğün Mustafa Nihat Özön’ün yönetiminde Dergâh dergisi yayınlanmaktadır. İstanbul’a İngilizler hâkimdir. Vahdettin İngilizlerin kuklasıdır. Yine de Millî Mücadele’ye destekleyen bir dergi İstanbul’da çıkarılabilmektedir. Ama nasıl çıkarılabiliyor?! Her sayıda birkaç sayfa beyaz. Çünkü sansür ediliyor. Sansür edilen yazıların başında da Ziya Gökalp’ın yazıları geliyor. Gökalp da o yazıları bu defa Diyarbakır’da Küçük Mecmua’da yayınlıyor.
Dergâh dergisinin 42 sayısını de yeni harflere aktardık. 3 cilt olarak Türk Tarih Kurumu Yayınları arasından çıktı.
Şunun için ayrıntıya girdim: Sansür edilen yazılar bir yerlerde vardır, diye peşine düştüm. Mustafa Nihat Özön’ün oğlu sinema tarihçisi Nijat Özön’e ulaştım. Çok yardımcı olmak istedi; ancak, o yazıları bir başka yazar istemiş, sonra yazılar kendisine dönmemiş. Gökalp’ın sansürlenen yazılarını ise Küçük Mecmua’dan çevirerek Dergâh dergisinde sansürlenen sayfalara koyduk.
Türk Yurdu ve Ziya Gökalp bağından bahsettim. Gökalp’ın ünlü eseri “Türkleşmek İslâmlaşmak Muasırlaşmak” 1918’de kitap olarak yayınlanmadan önce Türk Yurdu dergisinde bir seri yayınlandı. Kitaba alınmayan makaleleri vardı. Türk Yurdu’nda daha önce kitaba girmemiş makaleleri yanında, onun büyük desteğiyle çıkan İslâm Mecmuası’ndaki makaleleri de Nargiza Sattarova’nın çabasıyla “Türkleşmek İslâmlaşmak Muasırlaşmak”a eklendi. Kitap Bilge Kültür Sanat Yayınları arasından çıktı.
***
Akpınar’ın Ziya Gökalp Ösel Sayısı’nda şu makaleler yer alıyor:
İsmail Özmel: Ziya Gökalp'ı Yeniden Okumalıyız / Prof. Dr. İnci Enginün: “Yurdum Mesut Olsun, Yuvam Bahtiyar” Rüyasını Gören ve Gördüren Ziya Gökalp / Prof. Dr. Saim Sakaoğlu: Ziya Gökalp'ın Alageyik Masalı Üzerine) / Halide Edip Adıvar: Gökalp Zıya! / Yakup Kadri (Karaosmanoğlu): Küçük Mecmua ve Ziya Gökalp / Doç. Dr. Ramis Karabulut: Cumhuriyet Türkiye'sinin Fikir Babası Ziya Gökalp / İsmail Özmel: Ziya Gökalp'ın Her Yazısı Ayrı Ayrı Yorumlanmalıdır / Kerim Gül: Atatürk'ün Fikir Hayatını Etkileyen Türk Düşünür ve Yazarlar / İsmail Özmel: “Yeni Mecmua” ve Ziya Gökalp Yahya Kemal Dostluğu / İsmail Özmel: Şair Ve Yazar Sezai Karakoç Geçti Bu Dünyadan / Murat Soyak: Şair, Yazar İsmail Özmel’e Dair.
Akpınar’ın Ziya Gökalp Özel Sayısı’nda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Küçük Mecmua ve Ziya Gökalp” başlıklı makalesinden şu satırlar bizi Gökalp’a yakınlaştırıyor:
“Bir zamanlar İttihat ve Terakki Komitesi Merkez-i Umumi azasından olduğu için onda siyasî bir kudret tevehhüm [var sananlar, vehm] edenler çok yanıldılar. Politika doğrudan doğruya hayat adamlarının işidir, halbuki Ziya Gökalp için kitabî bir düstura veya yüksek bir mefkûreye uymayan hayatın zerre kadar ehemmiyeti yoktur. Siyasî adam bütün heyecanları, hırsları, fazilet veya reziletleriyle ‘hal-i hazırı’ yaşayan ve bugünün bir mefkûre mıntıkasından hiç aşağıya inmeyen, Alman filozof Nietzsche’nin bir tabiri veçhile ‘seyyiat ve hasenatın maverasında’ dolaşan meczup ruhlu bir insandır, içinin o bitmez tükenmez rükûdetini [durgunluğu], sinirlerinin o sekineti [sakinliği] o şayan-ı gıbta nikbinliği [gıpta edilen iyimserliği] ona bundan geliyor. Ziya Gökalp emindir ki mazi mevcuttur ve istikbal mevcut olacaktır, o iki şeniyet [gerçeklik] ortasındaki hal ise süratle geçici bir istihale devresidir. Buna niçin o kadar ehemmiyet vermeli? "Hal-i hazır" Ziya Gökalp'ın pek sevdiği bir eski Türk masalına göre çalak bir geğik arkasından girip cesur ve zeki bir kurt arkasından çıktığımız Ergenekon’dan başka bir şey midir? Ateşçi ateşi yakacak, demirci demiri vuracak, kurda delik açılacak ve hepimiz birden bu delikten dışarıya çıkacağız. Ziya Gökalp on dört seneden beri bunu söylüyor, bunu müjdeliyor. Anlar oldu ki kurdun göründüğünü, deliğin açıldığını, kurtuluş günün geldiğini ile haber verdi; belki bunda biraz acele etti, hiçbir şüphenin ezmediği gönlünün cuşişine kapıldı; Ziya Gökalp her mefkure sahibi insan gibi saf ve sade-dildir; kendi muhayyilesinin yarattığı münevver tesavire [aydınlık resimlere] hakikat nazarıyla bakar.” S. 15-16)
***
Gökalp, her yerde herkese hatırlatılmalı.
İsmail Özmel, kendisini vatan için mesul hissetti ve Akpınar’ın son sayısını Ziya Gökalp’a ayırdı.
Gökalp’ı bilen Türk’ü bilir, Türk’ü bilen Turan’ı bilir.