Göğü de toprağı da daha fazla kızdırmasak diyorum!

Memleketin sıkıntısı bitmiyor kardeşim, bitmiyor!..

*

Bitmesin de aslında!..

Sıkıntılar olsun da insanoğlu kendisine uğraşacak bir iş bulsun!..

Çözüm üretecek, insanının hayatına artı değer katacak yollar aransın.

*

Aranıyor mu?

Bununla ilgili düşüncemi söylemeden önce, şu kadarını söyleyeyim.

“Eğer bugün pazarda dahi, sebze ve meyvenin kilosu 30 liradan başlayıp, yüz liraları aşkın rakamlarla o tezgâhlarda olabiliyorsa, burada bir sorun yok mudur?” diyorum.

*

Tamam!.. Kabul!..

Yollar…

Tüneller…

Köprüler yapılıyor.

Pahalı-mahalı; oralardan geçenin canını da cebini de yakıyor ya, yine de yapılması yerinde.

*

Neyse efendim!..

Yapılanı da…

Yapılmayanı da…

Fakiri de…

Zengini de ortada görülüyor.

O nedenle de yolların, tünellerin, köprülerin yapılması zorunluluk da keşke ucu milleti bu kadar yaralamasa.

*

İşte o zenginleşen kocaman müteahhitlerin, patronların;

“Bilmem ne madeni adına ormanları…

Yeşil alanları…

Daha doğrusu doğayı katlederek…

Adına bilmem ne denilen kocaman kocaman gökdelenler yaparak, göğün her tarafını delerlerken, yaşamın dengesinin içine de etmeselerdi.” diyeceğim ya, ettiler.

Keçiyi can derdine… kasabı et derdine düşürdüler.

Yani bir anlamda; toprağın da göğün de dengesini bozarak, hepimizin canına okudular.

*

Ağaçlar kesildi, ormanlık alan talan edildi

Toprak nefessiz, insanlar oksijensiz bırakıldı.

Şehirler metropolleşiyor.

Ve buradan maalesef müteahhitler yere ve göğe savaş açmaya devam ediyorlar.

Yapacak bir şey -varsa da yoksa da- yok!..

*

Onlar, ülkemin büyük ya da küçük şehirlerinde; göğün görüş alanını kapatarak, maden arama adına ormanları katlederek -özellikle de itibar(!) adına- toprağa ve göğe olan düşmanlıklarını gösterirlerken, karşılığını da; -o göğün ve toprağın düşmanı olan yapılardan kimler hoşlanıyorsa, madenleri kimler paraya çeviriyorsa onlardan- alıyorlardır kuşkusuz.

Alan olmayınca bu kadar büyük binalar üretilir, ormanlar katledilir mi hiç!..

*

Sonuç itibarıyla; parayı çok sevenler yere ve göğe düşmanlık yaparlarken, gök önce insanın ihtiyacı olan yağmurunu kesti.

Arada bir yağmurunu yağdırsa bile; bu yağmurun yağması mı, göğün insanlığa olan nefretini kusması mı, kararını siz verin?

*

Toprağa yapılanlar, toprağın güzelleştirilmesi değil, toprağın nefesinin kesilmesidir belki de…

Ben öyle düşünüyorum.

O nedenle de gök nefretini kusarken, toprak kendine yapılanların intikamını alarak, memleketi bir felaketten, başka bir felakete koşturuyor, koşturacak da…

*

Lütfen; daha fazla musibete bulaşmadan, gökyüzünü delmekten, toprağı betonlaştırmaktan, ormanlarımızı kelleştirmekten vazgeçsek mi? diyorum.

*

Yukarısını da aşağısını da daha fazla kızdırmasak diyorum hani!..

Yazarın Diğer Yazıları