Gelin canlar bir olalım!

Hükûmet aklını yitirmiş... Mahkemelerde “ana dilde savunma” diyerek kanun çıkarması, PKK’nın argümanlarını elinden almak değildir; bizzat bölücülerin ekmeğine yağ sürmektir. Pratikte hiçbir faydası olmayacak bir kanunu çıkarmak PKK’ya mevzi kazandırmaktır. Bunu dünyadan bîhaber yaşayan insanlar bile hemen anlar. Zaten eğitim görmemiş, köyünden çıkmamış Türkçeyi konuşamayan insanlara mecburen tercüman verilir. Tercümanların da yöresinden olması gerekir; çünkü işlenmemiş dillerde ağız farkı lehçe farkına kadar gider.
“PKK Açılımından Mesul” Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Bey, kamuda ana dil kullanılması için kanun tasarısı hazırladıklarını söylüyor... Bu daha vahim. Açık açık bölünüyoruz. İnsanlarımızı birbirine yan bakar hâle getiriyoruz. “PKK Açılımından Mesul” Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay diyor ki: “Türkçe bilmiyorsa kamuda zaten kullanılıyor, bunu hukukî bir zenine oturtuyoruz...”
(Beşir Atalay deyince de aklıma geldi: Başbakan yardımcılarının etnik menşelerini biliyor musunuz? Dört isim: Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ... Ali Babacan’ı bilmiyorum. O zaten ekonomiden başını kaldırmıyor, siyasî bir tavrı görülmüyor. Yeri geldikçe konuşuyor. Diğerleri öyle değil... Bülent Arınç’ın menşei tartışılmıştır. Beşir Atalay’ı, kendisinin çok iyi tanıdığı bir vakıf başkanı Kırıkkaleli hemşehrisine sordum; ailesinin 1914’te Siirt’ten geldiğini söyledi. Bekir Bozdağ, zaten hemşehrim olduğu için menşeini biliyorum. Bunları tartışmam ve söz konusu etmem. Söylemek istediğim nasıl kaynaştığımızı göstermek. Etnisite kutsandığında, bu isimlerin soya çekimin cazibesine kapılmayacağı, Kur’ân’dan bile uzaklaşmadığı garantisini kim verebilir?)
“Ana dil” insanın en hassas noktası olduğu için siyasetin “ana” malzemesidir. Benim de menşeim başka olsa, inancımı duvara asmışsam, öncelikle “ana dil” imi neden her yerde kullanmıyorum, diye düşünmeye başlarım. Tefekkür eden insan ise “devletin dilini” bir nimet sayar. (“Nimet”in ayrıntılarını sırası geldikçe yazacağım.)

***


Hükûmetin, PKK’lıyı memnun ederek PKK’dan kurtulmak istemesi en tehlikeli yoldur. Mahallî dilleri resmîleştirirsen, “kutsanmış etnisite”, giderek manevî baskıyı, sonra fiilî baskıyı artırır ve önünü alamazsınız.
Koca Türkiye’de, resmî dil Türkçeyi öğretemiyorsun/öğretmiyorsun, mahallî dilleri öne çıkarıyorsun. Mahallî dilleri mahkemelere, devlet dairelerine soktuğun zaman devletin düzeni bozulacaktır.
Türkiye’nin bütününde köylerine kadar şehitlik vardır ve şehitlerin kabirlerinin başında Türk bayrağı dalgalanır. Artık, şehitlikler bozulacak, bayraklar indirilecek demektir. Ülke bütünlüğü, insanların kardeşliği için çarpışma bir şey ifade etmeyecektir.
Etnisitenin bu kadar kutsanması Hak Teâlâ’nın koyduğu hükümlere de, ilmî tekâmüle de aykırıdır.
Muharrem ayında matemimizi artırmayın... Hep beraber “Gelin canlar ‘bir’ olalım!” diyelim.

Yazarın Diğer Yazıları