Gazetelerde et teşhiri
Ben de aynen Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politika başdanışmanı İbrahim Kalın gibi düşünüyorum.
Ne zamandır yazayım diyordum... Başka ülkelerin gazetelerinin web sayfalarını da açtım baktım... Notlar aldım. Fırsat olmamıştı.
Bizdeki bildiğiniz kozmopolit gazetelerin hepsi birbiriyle “et pazarlama” da yarış hâlindeler. Hakikaten rahatsız edici... Sen haber için, yorum için açıp mecbur okuyorsun, her karesinde envai çeşit “et” karşına çıkıyor!
Yabancı hiçbir gazetede böyle bir yayıncılık anlayışı göremezsiniz. Avrupa’nın, ABD’nin, başka ülkelerin gazetelerinin belli başlılarına tek tek göz attım. Yok! “Et” elbette var... Ama gerçekten bir haberse var. Yoksa gereksiz koymuyor adam. Bizim ise bu ülkelere göre hassasiyetlerimiz daha fazla hâlbuki.
Erotik fotoğraf koymakla gazete çok mu okunur, okuyucu sayısı artar mı? Herhâlde öyle düşünüyorlar ki, her karesi seks... Tecavüz, sarkıntılık gibi haberler, ilişkisiz fotoğraflar eşliğinde “ballandıra ballandıra” anlatılıyor, bir sürü de çıplak kareler sıralanıyor. Bunlar da hiç mi izan, mizan bulunmaz!
İki gün önce, ölen genç bir kızın haberi vardı. Yanına kızcağızın çıplak fotoğrafını koymuşlar. İçim acıdı.
Siz ailesine, yavrularının haber dışı fotoğrafını nasıl izah edeceksiniz!
***
Başbakan R. T. Erdoğan’ın başdanışmanı İbrahim Kalın, Twitter üzerinden diyor ki: “Bazı Türk gazetelerinin web sayfalarındaki erotizm, utanç verici. Kadın bedenini metalaştırmak, seks objesi yapmak, şehvetle sunmak ayıptır. Dünyanın hiç bir ’ileri’, ’geri’ülkesinin medyasında bizim medyadaki kadar çıplaklık ve erotizm saplantısı yok. Yazık!”
İbrahim Kalın’ın dedikleri aynen doğru. Nihayet, “yetkili”ye etki edecek biri, herkesin farkında olduğu, çok insanın ikrah ettiği bir meseleyi insanlarımıza duyurdu.
Bunun bir müeyyidesi yok mu?
Bildiğim kadarıyla erotik dergiler poşetlere konuyor ve belli yaş sınırının üstündekilere ancak satılabiliyor.
Web siteleri poşetlere girmiyor. Herkes bilgisayarını açıyor, görüyor, okuyor. Çoluk çocuğu bundan koruyamazsınız.
En kötüsü nedir biliyor musunuz?
Bu tür “et” teşhirleri hayatı magazinleştirir, insanı basitleştirir... Derin düşünceden, “fikir sancısı”ndan uzaklaştırır.
***
Ülkemiz laiktir; her şey serbest olmalıdır, mantığıyla hareket edemezsin. İnsanların beden ve zihin sağlığını korumalısın... Batı’nın önde gelen hiçbir gazetesinde böylesine açılıp saçılmayı, böylesine savrulmayı, böylesine basitleşmeyi göremezken ve sen laiklikte onları örnek almışken, Batı’da ayrı bir kategori olarak ve hem de en müptezeliyle yer tutan “et” pazarlamacılığını, neden hayatın tabiî bir akışı gibi görüyor ve her yerde insanlarımızın karşısına çıkarıyorsun!
Başbakan’ın başdanışmanı İ. Kalın’ın dediği gibi, bizim malûm gazetecilerimizde “et pazarlamacığı” bir saplantı hâline gelmiş.
Teşhirciliğin fikir hürriyetiyle, basın hürriyetiyle alâkası yoktur.
Sadece ve sadece ahlâksızlıktır!