Galatasaray'ın Icardi'si var. Sedat Kaya yazdı

Sedat Kaya- Yeniçağ

İki takım futbolcuları seramoniye minik çocuklarla çıkmıştı.
Beyaz t-shirtlü 22 çocuk.
T-shirtlerinin üzerinde Atatürk silüeti vardı.
Zamanlaması çok manidardı.
Gülümseyerek ve övünerek poz verdiler kameralara.
O gülümseme ve övünmeler sadece cumhuriyeti kurana bir vefa değil, aynı zamanda cumhuriyet karşıtlarına bir mesajdı.
Kim düşündüyse tebrik ederim.

Maçı izlerken sık sık Mustafa Kemal Atatürk'ün, "ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" sözü geldi aklıma nedense!
Zeki ve çeviği gördüm ama ya ahlak?
Neyse.
Galatasaray İstanbulspor'u "nasıl olsa yenerim" rahatlığıyla çıkmıştı maça.
Geçmiş haftalara oranla isteksiz ve temposuzdu.
Üretkenlikten uzaktı.
Orta sahada üstünlüğü sağlamakta zorlandı.
Hücumda çoğalamadı.
Üstelik çok pas hatası yaptı.
Bu yüzden koskoca 45 dakikada Rashica'nın direkten dönen şutu ile Oliveria'nın direği sıyıran füzesini çıkarın tehlikeli pozisyonu yoktu.
Liderin bu kısır futbolunun imdadına
45+11'deki penaltı ve İcardi yetişti.
İstanbulspor adına çok şanssız bir penaltıydı.
Rashica'nın cezaalanında çektiği şut auta gitmiş, pozisyon bitmişti.
Ama pozisyon bitse bile Duhan'ın Rashica'nın sağ ayağına sert teması kural gereği penaltıydı.
Topun başına geçen İcardi penaltıyı gole çevirmekte zorlanmadı.
İlk devreyi bu tek golle önde kapatan Galatasaray, ikinci yarıya Oliveria'nın yerine Mistsjö'yü alarak başladı ama futbolunda bir değişiklik olmadı.
Büyük bir sansasyonla transfer edilen Zaniolo'nun ikinci yarıda oyuna girdikten 6 dakika sonra kırmızı kart görmesi Galatasaray için bir başka sıkıntı oldu.
İtalyan futbolcu 75. dakikada rakibi Mehmet'in kasıklarına çok sert bir taban koyunca, Galatasaray son 15 dakikayı 10 kişi oynamak zorunda kaldı.
Ama bu zorlukta da, kurtarıcısı yine İcardi oldu.
Arjantinli 89. dakikada attığı golle galibiyeti perçinledi.
Ya İstanbulspor.
Ligde tehlikeli bölgeden uzaklaşmak için can derdine düşen ev sahibi gol umudunu santrfor Eze'ye bağlamıştı ama Nijeryalı her topu ayağına aldığında "eze eze" bir hal oldu.
Çalım sevdasından, şut çekmeyi bile beceremedi.
Bir başka gol umudu Rroca ise birkaç şutunda kale yerine tribünleri hedefledi.
Özetle tadı tuzu olmayan, kısır bir maçtı.
Bu sene Galatasaray'ı hiç bu kadar temposuz, isteksiz, pozisyonsuz izlememiştim.
İddia ediyorum, rakip İstanbulspor değil de orta sıralardan bir takım olsa, İcardi ve Nelson bir yana Galatasaray'ın bu futbolla 3 puanı alması mucize olurdu.
Şampiyonluğu göğüslemeye bu kadar yaklaşmışken, Okan Buruk'un takımının neden bu kadar isteksiz oynadığını sorgulaması gerek.
Ama futbolda bir söz vardır.
Büyük takım kötü oynadığında da kazanan takımdır.
Galatasaray bu gece kötü futboluna rağmen kazanmayı başardı.
Gözler şimdi Perşembe oynanacak Fenerbahçe-Trabzonspor maçında

Yazarın Diğer Yazıları