Fransız mallarına boykot mümkün mü?!
Fransız mallarına boykot meselesine geleceğim.
PKK, dağda sıkışınca, ormanları yakmaya başladı. Yine şehirlere inmek istiyor. Teyakkuzda olmalıyız.
Burada söylemek istediğim başka... PKK'lılar İskenderun'da hedeflerine ulaşmadan fark edildiler. Haberlerde, bir teröristin kendisini patlattığı ikincinin "etkisiz" hâle getirildiği mütemadiyen söylenip durdu. "Etkisiz" derken Allah aşkına neyi kastediyorsunuz! Daha önce de yazdım. Öldürüldü mü, yakalandı mı, teslim mi oldu? Böyle örnekler çok fazla. Kafa karıştırıyor, Türkçeyi "etkisizleştiriyor."
Fransız mallarına boykotu önce diğer İslâm ülkeleri başlattı. R. T. Erdoğan ondan sonra boykot çağrısı yaptı. Ama diğer İslâm ülkelerinde boykota gidelim diyen değişik kuruluşlar. Doğrudan yönetimin müdahalesi yok.
Bizimkilerin bir sözü vardı. Dostu çoğaltacağız, düşmanı azaltacağız... Ama gittikçe yalnızlaşıyoruz.
Bazı İslâm ülkeleri yönetimlerinin ve Batı'nın derdi ezelden beri "Türk"le...
Öyle politikalar geliştirilmeli ki, "düşman", şöyle bir durup düşünmeli.
Geçmişte Türkiye'de birçok ülkenin mallarına boykot çağrısı yapılmıştı.
En büyük boykotlardan biri 1998'de İtalyan mallarına idi. İtalyan hükûmeti, Abdullah Öcalan'ı Cehennem Vadisi'nde bir villada "misafir" etmiş, Türkiye ayağa kalkmıştı.
"İtalyan mallarını boykot edelim!" diyen diyeneydi. Hatta bazı eşyalar sokağa dökülüp yakılıyordu.
Halkımız İtalyan hükûmetine karşı öfkesinde son derece haklıydı. A. Öcalan bize teslim edilmeliydi. O sıra ben de gazeteci olarak İtalya'ya gittim. Yeri geldikçe yazdım, ayrıntıya girmeyeceğim, her gün İtalyan tv kanalları bizimkilerin boykot çağrılarını, meydanlarda yakılan malları gösteriyordu.
Elbette bu kadar öfke, kuruluşlar üzerinde büyük baskıya yol açıyordu. Bizzat boykot çağrısını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) yapınca, ister istemez ithalat da azalıyor. Tüketicinin boykotu değil; ithalatçı firmaların boykotu mühim.
A. Öcalan'ın İtalya'da bulunduğu 1998'de, bu ülkeden ithalatımız 4 milyar 230 milyon dolarmış. Sonra 1999 yılının ilk aylarını içine alan üç aylık boykotta, İtalya'dan ithalat bayağı düşmüş, 3 milyar 192 milyon dolara inmiş.
Fransa mallarını boykot çağrısı ilk değil. 2006'da Ermeni diasporasının "soykırım" tasarısı Fransa meclisinde görüşüleceği sırada değişik kuruluşlar, Fransa mallarını boykot çağrısı yapmış ama bu boykot itibar görmemişti.
Macron aklını bizimle bozmuş; dengesiz. Bunda müttefikiz. Onun seviyesine inmememiz gerek.
Macron'un R. T. Erdoğan'ı bahane ederek Türk düşmanlığı gütmesini geçmişle bir bağı var mı? Meselâ dedeleri bizim topraklarımızı işgale gelen Fransız ordusunda mıydı?
Daha önce Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de Türkiye'ye "düşman"dı. Düşmanlık dedesinden tevarüs etmişti. (Bkz. "Sarkozy'nun Türk hıncı sülaleden...", Yeniçağ, 24 Kasım 2011).
Ermenilerin "soykırıma uğradığını inkâr etmeyi" suç sayan kanun teklifi Fransa parlamentosunda 2011 yılında, Sarkozy döneminde, kabul edilmişti.
Sarkozy, Ermeni tehcirini "soykırım" gösterip "Türkiye tarihiyle yüzleşmeli." diyecek kadar ileri gitmişti.
Macron, Sarkozy'den daha öteye adım atıyor, açıktan Türk düşmanlığı yapıyor. Yetmiyor, Müslümanlığı da kendisine göre dizayn etmeye kalkışıyor.
Başka yol bulmalıyız... Fransa'yı karıştırmak isteyenlere el altından destek veremez miyiz?