Fırat’ı şehit eden kim?
Ege Üniversitesi’ndeki hâdise vak’a-i âiye değildir. Ülkücülerin şahsında ülkeye kastedilmiştir. Hâdiseden mesul tek merci vardır: AKP Hükûmeti.
PKKK’lıların sırtı bu kadar sıvazlanırsa netice budur. Ege Üniversitesi’nde katledilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun Ülkücü, katledenlerin ise PKK’lı oldukları belli. PKK’nın üniversitede istediği gibi at koşturduğu biliniyor.
Hükûmet kiminle işbirliği yapıyor?
Abdullah Öcalan’la değil mi?
Abdullah Öcalan kim?
“Kanlı terör örgütü” PKK’nın başı...
Adam dört duvar arasında ama Ak Parti Hükûmeti sayesinde örgütünü istediği gibi yönetiyor. Önceleri avukatları adaya giderler, oradan Kandil’e yollanırlar, talimatları iletirlerdi. Şimdi bizzat hükûmetin tayin ettiği temsilciler gidip geliyorlar, herkesin gözü önünde Kandil’e çıkıyorlar, talimatları iletiyorlar.
Abdullah Öcalan bu kadar gönendirilmişken, emrindekiler ne yapacak?! Meydan onların; istedikleri gibi at koşturacaklar.
Nitekim görüyoruz: Güneydoğu’yu bırakın, neredeyse Türkiye’nin her tarafında dokunulmazlık zırhına büründüler. Mülkü âmirleri ve hatta askeri bile “Haveller var mı bir arzunuz, bir emriniz?” deme noktasına getirildiler.
Neymiş; kan durmuş?
Nerede, nasıl durmuş?
Kan damarımızdan akıyor, yüreğimizden akıyor.
PKK’nın istediği tek göz, sen verdin iki göz! Silâh kullanmasına lüzum kalmadı, istediğini elde etti. Buna rağmen silâh kullanıyor, zorbalık ediyor. Öyle küstahça meydan okuyorlar ki, “Ne silâh bırakması! Türk devleti silâh bıraksın!” diyebiliyorlar.
Sol liberallerin, entellerin, siyasî İslâmcıların destekleri sayesinde eskiden de kendilerine güvenleri vardı; şimdi AKP ortaklığıyla idarî güveni de sağladılar.
Aman dokunmayın; “çözüm” yolundayız!...
Ne çözümü lan! Ne çözümü!
AKP’si, PKK’sı bir oldunuz ülkeye korku saldınız!
O “AKP” içendeki “K” var ya, o “K” , “PKK” içindeki “K” lardan biri, hatta her ikisi! Yanlarını “A” ve “P” ile tahkim edip gerçek yüzünü göstermek istemiyorlar ama etrafını yosunca PKK ile aynı zihniyet olduğu ortaya çıkıveriyor!
Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun hesabını kim verecek? PKK mı, AKP mi?
PKK’yı suçlamıyorum. Hâdise çıkarmaması, ortalığı karıştırmaması varlığını sorgulatır; eşyanın tabiatına aykırı!
Tedbiri alacak kim?
AKP Hükûmeti değil mi?
AKP Hükûmeti her tarafa talimat yağdırıyor: “Sakın ha PKK’lılara dokunmayın! Onların içinin kırmızı olduğuna bakmayın, dışı yeşildir; bizimle aynı renkte...”
Bunun başka izahı var mı? Yeter ki, Türk düşmanlığı olsun!
Ülkücüler kesinlikle hâdiselerin dışında; biliyorum. Mekteplerine gidebilmek için “PKK’lıyız!” mı demeleri gerekiyor? Her yer PKK’ya bırakılır, rektörü, dekanı, polis şefi odalarında PKK militanlarıyla pişbirik oynarlarsa netice budur!
Halkı kendi tedbirini almaya zorluyorlar. Oyun elbette bozulacak.
Fırat’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.