FETÖ ve çocuklar
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül şu sözleri yakın zamanda söyledi:
"FETÖ ile mücadele aynı zamanda Türk yargısının bir bağımsızlık ve saygınlık mücadelesidir. Bu mücadeleyi yargının saygınlığını yükselterek, toplumun adalet inancını yine yücelterek sürdüreceğiz."
"Bağımsızlık", "saygınlık", "adalet inancı" gibi ifadelerle söze girerseniz, bir "şüphe"yi de zihne sokarsınız.
Hemen bütün köşe yazarlarına geldiği gibi bize de "Görülmüştür." mektupları geliyor. Yani hapishanelerden izinli gönderilen mektuplar. Ayrıca mahkemelerde aklandıkları hâlde, işlerine dönemeyenlerin mektupları... (Bir örneği sonra vereceğim.)
Israrla üzerinde durduğum husus, at izinin it izine karıştırılmamasıdır ve maalesef öyle bir karıştırılmıştır ki, ayıklamak mümkün olmuyor. (Reis, daha "At izi it izine karıştırılıyor." deyimini kullanmadan önce bu başlıkla yazı yazmış ve yanlışlıklara, hoyratlıklara, ben bildimciliklere dikkat çekmiştim.)
Çocuklar... Çocuklar... Suçlu veya suçsuz, hapistekilerin, işlerinden edilenlerin çocukları... Ne acılar çektiklerin düşünebiliyor musunuz!
Bu sıra, köpeklere, kedilere yapılan zulümler ekranlara getiriliyor. Köpeklerin verdiği zararlar bile ferdî görülüyor; köpek sürülerinin içinden bunlar ayıklanmalı, diye "fetva" veriliyor! Hayvanlar ve tabiat hususunda benim de hassasiyetim fazladır. Bir köpek kadar, bir kedi kadar bu çocukların kıymetleri yok mu?
Hapistekilerin, işten atılanların çocukları bu ülkede yaşıyorlar. Devlet onların aç kalmasına, sürünmesine, mektebine gidememesine razı olabilir mi? Onları devletine küstürülebilir mi? Esas olan insanı kazanmak değil mi? Madem "İslâm" diyoruz, eski siyasetnameleri, pendnameleri okuyun, geçmişte, hükümdarlara, idarecilere neler tavsiye edildiğini bir görün!
6 binden fazla akademisyen işinden atılmıştır. Bunun kaçı FETÖ üyesi, kaçı Cemaat fırsatçısı, kaçı Fethullah'ın sözlerini "ayet" görenler? Kaçı Cemaat'in bir kuruluşunun kapısından geçmiştir? Kaçı Cemaat'te birine selâm vermiştir? Kaçı idarecilerin kadrine uğramıştır?
Ekranlarda en sık karşımıza çıkan isimlerden biri Prof. Dr. Ersan Şen. Hukuka hâkim... İyi ki çıkıyor, iyi ki halkı aydınlatıyor. Yeni Şafak'a konuşmuş:
"2010-2015 yılları arası için bu çerçevede örgüte dahil olmuş çok geniş bir kitle var. Sohbetlere katılan, ticari itibarını artıran, akrabalarının atamalarını yaptıran kişiler mevcut... Bu çerçevedeki suçlar nedeniyle de hapishanede çok sayıda FETÖ'cü bulunuyor... Bahsettiğim bu ekibin 15 Temmuz'la ilgisi yok. Yani silahlı bir örgüt üyelisi ya da yöneticisine ait faaliyet suçları söz konusu değil. Bu isimlerin dışarı çıkmaları halinde normal bir hayata dönmeleri toplum dinamikleri açısından son derece önemli. Bu nedenle devlet bu kitle için mutlaka bir rehabilitasyon programı uygulamalı. Öyle ya da böyle bu insanlar toplumla birlikte yaşıyor ve yaşamaya da devam edecek." (11 Ocak 2018).
Bizim gibi, Cemaat'in kıyısından dahi geçmeyenler, kuş bakışı gördüklerini ayan beyan ortaya koyuyorlar. Başından beri söylediğimiz Ersan Şen'in söylediğinden farklı mı?!
Cemaat'le en iç içe olan, Cemaat'i şahlandıran Ak Parti hükûmetleridir. Kusurlarını kapatmak için bari çocukları ezmeseler! Gönüllerde onulmaz yaralar açmasalar!...
"Fethullahçılık", nerede "cemaat", "tarikat" başlığı altında kümelenme varsa, orada aykırı faaliyetlerin var olacağını öğretmeliydi, diyeceğim ama maalesef ders çıkarılmadığı çok açık.