FED ve TCMB doları elinden tutup götürecek!
Amerikan Merkez Bankası (FED), Federal Açık Piyasa Komitesi''nin (FOMC), 27-28 Temmuz tarihli toplantısına ait tutanakları yayımladı. Bu tutanaklarda bahsedilen politikalar küresel dolar miktarını belirleyeceği için Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yakından takip ediliyor.
İşin matematiği basit. Salgın öncesi Amerika''da FED varlıkları 4,2 trilyon dolardı, an itibari ile ekonomi canlansın diye 8,2 trilyon dolara çıkartılmış durumda. Ancak para miktarı artınca yan etkisi, enflasyon artmaya başlıyor. Bu nedenle paranın tekrar piyasadan alınıp yuvasına yani Merkez Bankası''na dönmesi gerekiyor. İşte FED üyeleri bu dönüşün zamanını ve miktarını son toplantıda konuşmaya başladılar.
Bakın paranın fiziki olarak geri çekilmesi daha başlamadı. Tartışılan konu her ay 80 milyar dolarlık tahvil alımı, 40 milyar dolarlık ipoteğe dayalı kıymet alımının ne zaman azaltılacağı. Bitirileceği değil. Ne zaman azaltacağız? FED her ay piyasadan tahvil alıp 80 milyar dolar veriyor. Yani para miktarını artırıyor. Böylece firmalara nakit desteği yapıyor. Onların dönmesini sağlıyor. İşte bu desteği ne zaman azaltalım diye tartışmaya başlamak bile Türkiye''de kurun düştüğü yerde kalmasını engelliyor.
İşin özü, Türkiye o kadar kırılgan bir durumda ki, rezervler boş olduğu için Amerika''da 18 FED başkanı tartışmaya başladığında kur atlayıp zıplamaya başlıyor.
Amerikalılar bu parayı geri çekmeyi tartıştıkça borsa ve altın da düşüyor. Çünkü bu para piyasaya çıktığında bu iki alana da girdi. Geri çekilmesi, haliyle bu piyasalardan da çıkışı beraberinde getiriyor.
Dünya üzerindeki her ülke piyasası bundan etkileniyor. Ame rezervleri boş olanlar, ihracatında yüksek teknoloji içeren mal satışına dayanmayan, az döviz kazanan ülkeler Muhammed Ali''nin sağ kroşesini yemiş gibi oluyor.
Burada büyük sorun şu: Azaltma tartışması kuru böyle etkiliyorsa bu iş fiziki olarak çekime döndüğünde ne olacak? Bununla da kalmıyor. FED verdiği parayı önce kısıp sonra durdurduktan sonra bir de faiz artırıp doların yuvasına dönmesi için cazip bir ortam oluşturacak. O zaman ne olacak?
2008 krizi esnasında basılan 4 trilyon doların çekilme sürecinde kurun yıllar içinde 3''den 7''ye yürüdüğünü görmüştük. Ancak o zaman 128 milyar dolar piyasaya basacak yedeğiniz vardı. Şimdi o yok. O zaman Batı ile kavgalı değildiniz. Yabancı sermaye Türkiye''ye girerek döviz açığının kapanmasına yardımcı oluyordu. Ama şimdi Türkiye''ye güven yok.
Peki firmalarımızın döviz açığını nasıl kapatacağız? Üzerimize gelen FED dalgasına karşı nasıl ayakta duracağız? Hükümet hangi önlemleri alıyor? Bakın size daha Delta etkisini anlatmadım bile!
Merkez Bankamızın bulduğu dahiyane önlem şu: Kağıt üzerinde kısa vadeli dış borç revizyonu. Türkçesi borç rakamları ile oynamak.
Merkez Bankamız nedense şimdi ihracat rakamlarının aslında daha yüksek, ithalat rakamlarının da aslında daha düşük, borcunu ödeyen firmaların da aslında bu borcu ödeyip bildirmediğini, bu gibi nedenlerle kısa vadeli borcun aslında daha düşük olduğunu keşfetti. Tabii hesaplamalarına daha yakından bakmak gerek…
Neticede 189 milyar dolarlık borç düştü 165 milyar dolara. 25 milyar dolar borcu tek hamlede sildik! Firma pozisyon açığı da 168 milyar dolardan 131 milyar dolara düştü oradan da 37 milyar dolar sildik, oh be! Rahatladık! Tüm dertler bitti mi?
Hayır bitmedi. Çünkü enflasyonu, işsizliği, tüketici güvenini, borç rakamını kağıt üstündeki hokus pokuslarla düşürmek demek, ekonomiyi düzeltmek demek değildir. Böyle algı yönetimi olmaz. Çünkü her rakam piyasa gerçekleri karşısında test edilir ve son sözü daima yaşam, yani piyasa söyler.
Bu tip revizyon! işleri güveni bitirir. 2008 yılında Yunanistan''ın başına ne gelmişti? AB''ye verdikleri her rakam yanlıştı. Ama küresel krizde takke düştü kel gözüktü. Aslında dedikleri güçte bir yapının olmadığı ortaya çıktı, rezil oldular, bankalarda para kalmadı. ATM''lerden vatandaşlarına günde 200 Euro''dan fazla para veremediler. Allah''tan Avrupalılar Yunanları sever hemen Alman ağabeyleri yardıma koştu. Peki Türkiye''ye kim yardıma koşacak?
Bugün üzerimize gelen FED dalgası varken, geçici çözümlerle ekonomiyi ayakta tutmaya çalışan, algı yönetimini rakam değiştirmek sanan bir yönetim anlayışı ile Lira daha çok değer kaybedecektir.