Fatih olmaya hazırlanan şehzadenin Manisa yılları

91d9bb6a-4aa1-4546-acd3-9da42595e1f7.jpg

İstanbul’u fethederek Orta Çağ’ı kapatan Fatih Sultan Mehmet’in Manisa’daki şehzadelik yılları “Şehzade Sultan” adıyla kitaplaştı

Türk Tarihi Uzmanı Naci Yengin tarafından kaleme alınan kitap, Fatih’in Manisa’da geçen şehzadelik yıllarına ait ilk çalışma olması bakımından da dikkat çekici bir çalışma.

İstanbul’un fethinin Türk tarihinin dönüm noktası olduğunu hatırlatan Naci Yengin, Şehzade Sultan II. Mehmet’in zihin ve ruh yüksekliğini, dünya hâkimiyeti düşüncesini, şehzadelik yıllarında aldığı eğitim ve yönetim tecrübesine borçlu olduğuna işaret ediyor.

Fatih Sultan Mehmet hakkında yeterince kalem oynatılmamış ve müstakil bir çalışma bulunmayan şehzadelik yıllarına ait çalışma yapmanın zorluğuna da dikkat çeken Naci Yengin, kitabı hakkında şu bilgiyi veriyor:

“Özellikle Fatih’in Manisa’da geçen 7 yıllık sürede neler yaptığı, nasıl yaşadığı, çocukluğu, gençliği, hırsları, idealleri, yerli ve yabancı hocaları, sevgileri, ergenlik dönemi, üstün yetenekleri, evliliği, Manisa’daki yönetim tecrübesi, yediği yemekler, zevkleri, iç çekişmeler… Şehzade (Manisa) Sarayı, Fatih Kulesi…

Pek çok konuda kaynak yetersizliğinin bulunması nedeniyle kitabı yazarken bir hayli zorlandık. Ancak elde ettiğimiz bilgiler bilimsel disiplin içinde ele alınarak Fatih’in şehzadelik yıllarına dair ilk çalışma ortaya çıktı.

Böyle bir çalışmayla Fatih’in şehzadelik yıllarında Manisa’da geçen hayatını kısmen de olsa ortaya çıkarmış olduk.”

Osmanlı döneminde Saruhan Sancağı olarak bilinen Manisa’nın Yıldırım Beyazıt’tan itibaren Osmanlı şehzadelerinin gönderildiği bir şehir olduğunu kaydeden Naci Yengin, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor:

“Öyle ki bir süre sonra Manisa’ya gelen şehzadelerin Osmanlı hükümdarı olacaklarına kesin gözüyle bakılmıştır.

Fatih’in Manisa’ya gelişi onun hayatının dönüm noktası olmuştur. Ergenlik ve ilk gençlik yıllarını yaşadığı Manisa’da İstanbul’un fethinin planları yapılmış, dünya hâkimiyeti düşüncesi yeniden şekillendirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet’le ilgili yüzlerce telif ve tercüme eser yayımlanmış olmasına rağmen yapılan çalışmalarda Şehzade Sultan II. Mehmet’i Fatih Sultan Mehmet olmaya hazırlayan etkenler üzerinde yeterince durulmamıştır.

Çalışmamızda Şehzade Mehmet’in doğumu, annesi, çocukluğu, II. Murat’ın Manisa’ya gelişi, Manisa’da yaptığı çalışmalar, tahta çıkışı, tahtan ayrılıp yeniden Manisa’ya gelişi, eğitimi, İstanbul’un fetih hazırlıkları, yetişme psikolojisi, ilmi ve fikri yönüyle detaylı bir şekilde ortaya konmuştur.”

Çınaraltı Yayıncılık

Tel: 0212 624 24 48

c26f875c-1305-4c18-9a6c-8f356627901b.jpg

----

Kore’deki Türk esirler

Bugün, baskılara dayanamayıp Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya alınışına onay vermek zorunda kalan Türkiye, NATO’ya girmesi karşılığı Kore’de savaşmak zorunda bırakılmıştı. Anadolu’dan kilometrelerce uzakta, savaşa sürüklenen Mehmetçik, kendisine verilen görevi kahramanlık destanları yazarak yerine getirdi.

Kore Savaşı süresince Kuzey Kore ve Çin kuvvetleri tarafından birçok İngiliz, Amerikan ve Türk askeri esir alınmıştı. Bu savaş sırasında esir düşen Türk askerlerinin hikâyesi yıllar boyu gözlerden ırak kaldı. Amerikalı ve İngiliz esirler arasında düşmanla iş birliği yapan çokça esir askere rastlandı. Buna karşılık, aynı esir kamplarında yaşayan 244 Türk esir arasında savaş sonunda düşmana iltica eden olmadı.

244 Türk esirin bu başarısı Batı dünyasında büyük yankı uyandırmıştı. ABD ordusu Kore’deki Türk esaret deneyimi üzerine bir akademik araştırma yaptırmış, bu araştırmadan elde edilen bulgular ABD ordusunun bugün hâlen kullandığı muharebe ve esarete yönelik davranış ilkeleri rehberinin oluşturmasında emsal teşkil etti.

Askerî antropolog Aynur Onur Çifci, “Ben Türk” adını verdiği bu çalışmasında Türk, Amerikan ve İngiliz arşivlerinden elde ettiği askerî belgelere, esir olan Türk askerlerle yaptığı mülakatlara ve ailelerinden temin ettiği şimdiye değin yayınlanmamış notlara dayanarak Kore’deki 244 Türk esirini ve onların esaret hayatları hakkındaki gerçekleri ele almakta, kamplarda nasıl hayata tutunduklarını ve düşmanın komünist propagandasına nasıl direniş gösterdiklerini ilk defa bu kadar ayrıntılı bir biçimde gün yüzüne çıkarıyor.

Timaş Yayınları

Tel: 0212 511 24 24

a58252ac-40d6-4021-bd82-d0efa6b19ec2.jpg

Acılara şifa olan dostluk

Levent Turhan Gümüş yerel bir destandan yola çıkarak kurguladığı “Misi Sultan Efsanesi”

Adlı öyküsüyle okuru Batı Anadolu'nun bir köyüne davet ederken, güçlünün hukukunun yol açabileceği adaletsizlikleri, trajedileri gözler önüne seriyor. Aynı zamanda bir dayanışma öyküsü anlatırken; yaşanmış acıların sözle, arkadaşlıkla ve doğayla iç içe yaşayarak nasıl iyileşebileceğini hatırlatıyor:

“Üç yabancı, dumanlı Beyduran dağlarıyla çevrili Misya'ya geldiklerinde, bu nezih köyün insanları başta onlardan çekindiler. Kavasgiller dediler onlara. İki adamın bakışları yalçın kayalar gibi sertti, yanlarındaki genç kızın hüznü ise sessiz ve derindi. Kavasgillerle önce köyün çobanı Ali yakınlaştı, sonra da oğlu Kerimşah. Yabandan gelen bu üç yabancının kardeş olduklarını, suskun kızın adının da Misi olduğunu öğrendiler. Misi Kız'ın sessizliğini Kerimşah'ın arkadaşlığı ve doğanın sırrına erilmez şifası kırabilecekti belki.

Herkesi Misya'da buluşturan geçmişin soluğu ise hâlâ enselerindeydi…”

Can Çocuk Yayınları

Tel: 0212 252 56 75

Yazarın Diğer Yazıları