Farklılıklar birleşir mi?
Dün, Yard. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan’a Kürtçenin çok farklı lehçeleri, şiveleri, ağızları olduğunu söylemiş, nasıl birlik sağlanabileceğini sormuştum.
- Bunlar ilkokulda birleşir... Hiç mesele yok. Şimdi Güney denilen, devletleşmiş bölgede, sekiz ay bulundum. Burada ilkokulda, ortanın bir aşamasına kadar Kürtçe götürülüyor ama sonra Arapça ve İngilizce devreye giriyor. Türkiye’de de Türkçe devreye girer. Kürtçede literatür yok... Buna karşı çıkmak başka, çocukları Kürtçe eğitime hazırlamak başka bir tarihsel ihtiyaç. Biz bunları lütfen ayıralım. Ana dilde eğitimi ilkokulda yapacak kadarını devlete hazırlatalım. Bu bir ihtiyaçtır ama üniversitede uzmanlaşma dediğimiz düzeyi Kürtçe karşılamıyor, bundan sonra da karşılayamayacak. Sütün yoğurt olma derecesi vardır. Isı bu derecenin altına düşünce ne kadar maya atarsanız atın o yoğurtlaşmaz. Onun için Kürtçenin belli bir aşamadan sonra eğitim dili hâline gelmesi mümkün değil. Sizinle beraber sonuna kadar bunu savunalım. İlkokulda Kürtçe eğitim sosyolojik, pedagojik, psikolojik çok büyük bir ihtiyaçtır. İngiltere’de danışman hocam David McLlelan İskoçyalıdır. Kendisi dindar Katolik’tir ve bir Marx uzmanıdır. İskoçya’nın, Galler’in parlamentoları bile olduğu hâlde, İngilizce eğitimi değiştirememişlerdir. Sorduğumda literatür eksikliğinden bahsetmiştir.
- Zazaca ne olacak? Kırmançe var, Soranice var... Farklılıklar çok. Çok karmaşık bir mesele. Ortak noktayı nasıl bulacağız?
- Bakın, kapitalizmin kendisini çok geliştirdiği bir liberalizm aşaması var. Hayatın kuralı arz-talep dengesidir. Zazaca sınıf açın... Bakalım kaç kişi gider? İhtiyaç olur devam edersiniz, ihtiyaç olmaz kapatırsınız. Neden ondan korkuyoruz? Türk milliyetçiliği, veya Türk vatanseverliği öyle diyeyim, Türk halkının geleceğini, gerçekten sizin gibi kendilerine dert edinen insanlar başkalarının geleneksel yerel değerlerini inkâr ederek Türklüğü kurtaramazlar. (Araya girdim: Değerleri inkâr etme meselesine şiddetle karşıyım.) Hani derler ya cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşelidir. İyi niyetli olabilirsiniz, ki öyledir, ben buna inanıyorum. Kürtlerin bu haklarını Türk milliyetçiliği savunursa, bakın Kürt ulus-devletçiliğinin elinden de bu paslı silâhı hep beraber alırız. Ben Kırmançe konuşurum, kendimi hem Kürt hem Türk hissediyorum, giderim Kürt meselesini Yozgat’ta, Niğde’de anlatırım, o gece orada misafir olurum. Çünkü ben orada bağcının peşine düşmeyeceğim. Ben derdimi anlatınca Türk halkı beni iliklerime kadar anlayacaktır. Bir Kürt’ün dilinin yasaklanmasını ben onlara anlatırım.
-Türkiye’de etnik kimliklerin saha çalışması yetersiz. Literatür araştırmaları son derece yetersiz. İlişkilerin siyasetin dışında kurulması gerekir ve siyasetin dışında araştırma yapılması gerekir. Konjonktürün dışında çalışma yapmalıdır.
Ali Kemal Özcan, bizi “faşist”, kendisini “komünist” görerek: “Dürüst faşistler ve dürüst komünistler bir araya geldiğinde mesele kalmayacaktır!” dedi.