Fahrettin Altay'ın şahitliği
Bir kesim İttihatçıları ve Millî Mücadele'yi verenleri "Masonluk"la "vurmak" için kendilerince birtakım deliller getiriyorlar. Masonluğu tartışacak değilim. Bize uymayan, bizim dışımızda bir örgütlenmedir. Hemen hiç girmediği ülke yoktur. Sihriyeti nasılsa insanlar kapılıp gidiyorlar. Kimileri Masonların gücünden fayda umuyorlar. İttihatçıların takip edildikleri ilk örgütlenme dönemlerinde olduğu gibi, onların dernek binalarını kendi yapılanmaları için uygun mekân görüyorlar.
"İttihatçılar olmasaydı Millî Mücadele yürütülebilir miydi?" diye düşünürüm. İttihatçıların önde gelenleri Birinci Dünya Harbi'nden sonra yurt dışına kaçmışlar, yurda yayılmış İttihatçılar ise Millî Mücadele için örgütlenmişlerdir. Kaldı ki, yurt dışına kaçanlar da Millî Mücadele için destek arayışında olmuşlardır. Enver Paşa'nın Moskova'daki faaliyeti malûmdur.
Bugün dönemin Türkçü kalemlerinin Masonlara dair yazdıkları üzerinde duracaktım. Prof. Dr. Hikmet Özdemir Hocamızın M. Kemal Atatürk'ün Mason olmadığına dair Fahrettin Altay'ı şahit gösteren mektubunu vereceğim. Hikmet Özdemir'in, "Savaşta ve Barışta Kemal Atatürk", Atatürk'ün Ardından-Sir Percy Loraine'in Tanıklığı", "Üç Jöntürk'ün Ölümü-Talat Cemal Enver" kitaplarının yazarı olduğunu hatırlatmak isterim.
Prof. Dr. Hikmet Özdemir'in açıklaması:
"Atatürk'ün mason olup olmadığına dair kaynaklardan aktardığınız bilgilere küçük bir katkıda bulunmak isterim.
1925 yılında İkinci Ordu Müfettişi olan Fahrettin Altay, Çankaya Köşkünde bizzat reisicumhurun özel konuğu olarak bulunduğu 27 Ağustos akşamı sofrayı anlatırken adının Rasim Ferit Talay olduğunu öğrendiği bir doktor geldiğini, reisicumhurun elini öperek işaret edilen yere oturduğunu ve konuşmaya başladığını yazmış ve ardından şöyle devam etmiştir: 'Kendisi mason imiş ve sözleri de masonluk hikayeleri üzerine… Reisicumhur, bir zamanlar kendisini mason yapmak istediklerini ve fakat kabul etmediğini söylemiştir.'
Bu tanıklıkta adı geçen doktor tanınmış bir masondur ve Atatürk'ün en yakın arkadaşlarından ve hayat boyu sırdaşı diyebileceğimiz bir yakın dostudur. Atatürk'ün beyanını bu yakın arkadaşının yanında yapması ve o sırada sofrada bulunan diğer konuğun ev sahibinin bu sözlerini kendi hatıralarında aktarması önemlidir diye düşünüyorum.
Doğrudan olmayan diğer tanıklıklar yanında Fahrettin Altay'ın hatıraları 'daha doğrudan' bir kaynak olarak kabul edilebilir.
Rasim Ferit Talay'ın vefatı 1965 yılıdır ve 1950'de yayınlanan ve masonlar açısından bu kadar önemli bir tanıklığı aktaran Fahrettin Altay'ın hatıralarındaki ifadeden haberi olmadığını düşünmek zordur.
(Rasim Ferit Talay'ın bu ifadeyi yalanlayan bir açıklaması olduğu bilgisine -şu ana kadar- rastlamadım.)
Kaldı ki Talat'ın ve diğerlerinin mason olmaları vatanseverliklerine gölge düşürmez ve düşürmemiştir. Fakat, Atatürk'ün açık bir şekilde 'teklif ettiler, kabul etmedim' diye vurgulamasını önemli buluyorum.
Bu vesile ile selam ve iyi dileklerimi, saygılarımı sunuyorum.
(Kaynak: Fahrettin Altay, On Yıl Savaş ve Sonrası, İstanbul, İnsel Yayınları., 1970, s. 407-408.)"
R. T. Erdoğan, 10 Kasım'da, M. Kemal'i anmak için yapılan toplantıda, "M. Kemal! Sen var ya sen! Osmanlı'ya ettin edeceğini..." demeye gelen sözler etti! Bu meseleye de geleceğiz.