‘Ezan’ provokasyonuna kim alet oluyor?

Birileri hassasiyetleri kaşıyor, birileri de kimin neyi, niçin yaptığını bilinmeden suçluyu hemen ilan ediyor.

12 Eylül öncesinde provokasyonlar nice cana mal oldu. Malatya’nın sevilen ismi Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu posta yoluyla gönderilen bombalı paketin elinde patlamasıyla gelini ve iki torunuyla birlikte hayatını yitirdi. Ardından büyük olaylar çıktı.

Alevîleri ve Sünnîleri karşı karşıya getirme provokasyonları... Maraş hâdiseleri ve daha niceleri...

Kimileri Türkiye’yi zayıf düşürmek ve parçalamak, kimileri hâdiselerin şiddetinden kendilerine iktidar payı çıkarmak istemişlerdir. 12 Eylül Darbesi’ne böyle gelinmiştir.

Ezan, bir kesimin değil hepimizin hassasiyeti. Ezanın susturulmak istenmesi, alaya alınması insanları rencide eder, öfkelendirir.

En son İzmir’de camilerimizde, sisteme girilerek, İtalyan komünistlerin, faşist Mussolini’ye başkaldırma marşı Çav Bella ezan yerine dinlettirildi. Hepimiz bu hâdisenin üzerine gitmemiz, meselenin mahiyetin araştırmamız gerekirken, ezana müdahaleyi, bir partinin üzerine yürüme fırsatı gördüler.

Neden ezana müdahale edildi?

Ve asıl soru: Bu zemini kim hazırladı?

Diyebilirim ki ezan ilk defa Ak Parti iktidarları zamanında tartışmaya açılmıştır.

Ezanın sesi ne kadar yükseltilir ve ne kadar çok dinî yayınlar yapılırsa, halk o kadar baskılanır, kendilerinden başkalarını görmez hesabı yapılmadığını kim söyleyebilir!

15 Temmuz melaneti da ayrı bir fırsatçılık olmuştur. Eskiden Osmanlı’da darbe yapmaya kalkışıldığında, bütün camilerden salâ verilirdi. Hatırlatırım: O dönemde ezan ve salâlar, elektronik aygıt kullanılarak ev mahremiyetine müdahale eden yüksek volümle okunmuyordu.

15 Temmuz melanetinde gece yarısı camilerde salâ verilmeye başlanmıştı. Bunu akıl eden de dönemin DİB Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez. Başkan, muhakkak, Osmanlı döneminde salânın hangi olağanüstü şartlarda verildiği bilgisine sahipti. Gece yarısından sonra camilerde salâ okunmasını, darbecilere karşı müdahale için halkı birliğe davetin bir başka adı olarak düşünebiliriz. Bir sözümüz olamaz.

Ama iş sonra çığırından çıkarıldı. Bülent Arınç’ın bid’at dediği özellikle yatsı ezanından sonra uzun uzun salâ verilmesidir. Bu salâları, daha önce yazdık, Memluk hükümdarlarının emriydi. “Hükümdar” hükümdarı mı örnek aldı, desem, şimdi, öküz altından buzağı ararlar. Demedim sayın!

Her şeyin bir ölçüsü olmalıdır. Ölçü kaçırılmış ve fırsatçılara yol açılmıştır.

İnsan düşünmeden edemiyor... Ölçüyü bilerek mi kaçırıyorlar, yoksa dünyayı kendi dar alanlarından ibaret sandıkları için bildiklerini mi okuyorlar?

Ezan yerine şarkı türkü okutmak öyle kendini bilmez, vurdumduymaz birkaç zıpçıktının eğlencesi değildir. Bu, işin nereye varacağını hesap edenlerin ve kendince netice almak isteyenlerin planlı hareketidir.

Hükûmet edenler, peşin konuşmamalıydılar. Bir partiye yüklenmeden önce, kimin ne yaptığına ve niçin yaptığına bakmalıydılar. Bunun için önce faillerin bulunması gerekmez mi?

İzmir’de, bir hanım, camilerde ezan yerine şarkı türkü dinletilmesini kendi hesabından yayınladı. Dediğine göre, başkaları da bunu merak edip telefonların kaydetmişler ve fotoğraflarıyla beraber sitelerinde yayınlamışlar.

Bu hanımın özelliği CHP’nin eski İzmir İl Başkan Yardımcısı olması. “Ben inançlı bir insanım.” diyor. Çav Bella çalınan camileri videolarını paylaşıyor ve sonunda aynen şunu yazıyor:

“Şaka bir tarafa, İzmir Karşıyaka, Konak, Bornova, Buca gibi birçok ilçede farklı camilerden Çav Bella çalındığı videolarını gördük. İzmir İl Müftülüğü bu konuda bir açıklama yapacak mı?”

O anda biri ses sistemine girip provokasyon yaptığı akla gelmiyor, bir müezzinin, bir imamın şakası olduğunu düşünülüyor. Şimdi tutuklu olan hanım “İzmir İl Müftülüğü bu konuda bir açıklama yapacak mı?” diye soruyor.

Kim olsa önce bu soruyu sorar.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak “Bunlar ülkemizi karıştırmaya yönelik ahmakça provokasyonlar. İnanç istismarına yaslanan gerçek ötesi siyaset, son derece tehlikeli bir oyundur. Kabataş yalanı üzerinden milleti kışkırtmaya çalışanları bu millet unutmamıştır. Açık konuşayım. Bu olay, ilk değildir. Daha önce de Ağrı’da cami minarelerinden sarayın seçim müziği dombra çalınmıştır. O zaman bu Bakanlar, bu Meclis Başkanı neredeydi?” diyor.

Çav Bella ile Dombra arasında bir fark var mı? Sahi o zaman neredeydiler?

Defalarca aynı şeyi yazıyor, söylüyoruz... Birbirimizi ötekileştirmeyelim.

*

Küçüklüğümden beri ilk defa bayram namazı kılamamanın hüznüyle bayramınız mübarek olsun, diyorum.

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları