Esad bizi de götürür mü?
Deniz Baykal tecrübeli bir siyasetçi... Millî hassasiyeti de yüksektir. Yeni CHP ile onun dönemini karşılaştıramazsınız bile... Önceki akşam Startv’de dinledim... Sonra dün Milliyet’ten Fikret Bila’ya konuşmuş.
Suriye meselesinde bindik bir alâmete gidiyoruz kıyamete... Sözünün özü bu.
İlk başta bütün diktatörler devrilmelidir, diye düşünüyorsunuz. Ama sonrası...
Suriye’de Beşşâr Esad gidecek... Bu kadar kan döküldükten, taş üzerinde taş kalmadıktan sonra durması mümkün değil... Fakat şunu düşünüp duruyorum... Neden ABD’yle geçinemeyen ülkelerde öncelikle karışıklıklar çıkıyor ve öncelikle onların devrilmesi isteniyor?
Tunus’ta beklenmedik bir hâdise diktatörü aldı götürdü. Ardından ABD’nin baş düşmanı Kaddafî’yi ateş sardı. Mısır, kan dökülse bile, kontrollü olarak yönetimi değiştirdi. Sonra Yemen’de, ABD’nin adamı Abdullah Salih, sonunda koltuğunu yardımcısına bırakmak zorunda kaldı.
Suriye 40 yamalı bohçadır. Belki de diktatörler içinde en mülâyimi Beşşâr’dı...
(Ara açıklama: “Esad” mı, “Esed” mi? Elbette “Esed” ama, Türkçede “en saadetli” anlamına gelen “es’ad” benzeşmesinden dolayı ister istemez Beşşâr’ın “arslan” anlamındaki soyadını “Esed” değil “Esad” yazıyoruz.)
İsrail ile Amerika iç içedir ve Orta Doğu’daki gelişmelerde İsrail faktörünü asla gözardı edemeyiz. Dikkat edin: Saddam İsrail’e düşmanlığını açıktan yapıyordu. Ülkesi ne hâle geldi. Suriye keza... Hamas lideri Suriye’de barınıyordu... Suriye ayrıca İran’la ve Lübnan Hizbullah’ı ile tabiî dost. Bunlar İsrail için de, dolayısıyla Amerika için de ülkenin karıştırılmasına yeter sebeptir. Arap yarımadasındaki diktatörlükler neden yerinde? ABD’nin tamamen kontrolü altındalar çünkü.
***
Deniz Baykal şunu söylüyor:
“Suriye’de ortaya çıkan iç savaş tablosunu sadece bu ülkenin iç dinamikleriyle açıklamak mümkün değil. Bu olay sadece köhnemiş bir dikta rejimine karşı demokrasi ve özgürlük isteyenlerin mücadelesi değildir. Açık bir şekilde dışarıdan düğmeye basılmıştır. Suriye rejiminin reaksiyonunun da ölçüsüz olması bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklemiştir. Suriye’de yaşananlar Türkiye’yi çok yakından ilgilendirir.”
Baykal’ın şu sözleri düşündürücü:
“Daha başlangıçta Suriyeliler için sığınmacı kamplar inşa edilmeye başlandı... Hollywood yıldızları birdenbire bu kampları ziyaret etmeye, dünya medyasına yansıtmaya başladılar. Bu, Suriye’de olayların kurgulandığını, önceden planlandığını gösteriyor. Türkiye, bu sürecin öncü ülkesi haline geldi.”
Çok çok daha başlangıçta Hollywood’dan bir kadın oyuncu geldi... Dünyanın dikkati Suriye’ye çekilmek istendi.
Bu kadın oyuncu “insanî his”le gelmemiştir. Bunu kim gönderdi dersiniz! Hesaplarındaki artışların da incelenmesi gerekir!
Baykal yılların tecrübesine dayanarak konuşuyor; kulak verilmelidir.
Türkiye’nin İsrail’le arası şeker renk; yakında başımıza bambaşka çoraplar örülürse şaşmayalım.
Diktatör gitsin derken bizi götürmesinler sonra!