Ermenileri kimler 'boğmak' istiyor?

Ermenistan''la Türkiye arasında sınır kalksın diyenlerdeniz. Sınır kalksın derken... Gürcistan gibi, Ukrayna gibi olmalı. Nüfus kâğıdını gösterip gidilip gelinebilmeli. Anadolu ve Ermenistan birbirinin uzantısıdır. Ayrımız gayrımız olmasın. "Lekum dinikum ve liye din" diyelim. İki taraf da yerini bilsin ama düşmanlık olmasın.

Ne yazık ki, Ermenistan tarafında Türk''e karşı bir husumet içte alevlendirilmek isteniyor. "Geçmişte sen bana, ben sana..." deyip durmanın bir manası yoktur. Bırakın ilim adamları araştırsınlar yazsınlar. Biz de bundan ders çıkaralım.

İllâ düşmanlık!...

Şimdi Ermenistan''da, Başbakan Nikol Paşinyan''a Azerbaycan''la, dolayısıyla Türkiye ile barış masasına oturma niyetine karşı "sivil itaatsizlik" başlattılar. İtaatsizliğin başını çekenler, Karabağ''da Türkleri katleden çetelerin liderleri. "Karabağ''dan taviz verilemez!" diye bağırıyorlar. Unutmasınlar ki, şu anda başbakan olan Paşinyan, Türk ordusuna yenilmiş ve yenilgiyi kabul etmiş, sonra halk yine onu seçmiştir. Yani Paşinyan "barış" isteyenlerin sayesinde koltuğunda oturuyor.

İçimizde, bu protestocularla aynı düşünen, "Türkiye"yi yok sayan bir kesim var.

"Nefret söylemcileri"ni bilir misiniz? Birkaç defa bu köşede verdim. Türk düşmanlığı ederler. Gazeteleri tararlar, Türk''ün menfaatine yazanları bir bir fişlerler. Hızlarını alamazlar savcılığa koşarlar. Yetmez mahkemeye verirler. Bir yazımda, "''Nefret söylemcileri'' beslemedir, alçaktır, âdidir! Senin ne maksatla ''Türk düşmanları''nın üzerine gittiğini bilecek kadar ''akıllı'' oldukları için, önce seni susturmak isteyen şerefsizlerdir!" demiştim. Hemen şikâyet ettiler. Şikâyet dilekçelerine kimlerin imza attığını bir bir açıklayacağım. Burada değil. Belki yeri gelir isimlerini veririm ama toplu olarak o şikâyet metinlerini de dâhil ederek kitabıma alacağım.

Protestocular Türkiye''deki "soykırımcılar"la koordinasyon kurmuş olmalılar.

Nisan ayı gelince "soykırım" naraları atmalar başlar. Bilerek yaparlar. Mahkemeler kararını vermiştir. AİHM bile onlara kulak asmamıştır. Ama bir "soykırım"dır gider. En son Garo Paylan diye biri çıktı. Bu Garo, PKK''nın partisinden milletvekili.

Garo''yu yakında Ermenistan''da protestocular arasında görürsek şaşırmayalım. "Hepimiz Ermeni''yiz" grubu şu anda boşlukta; lidersiz. Garo bunları derler toplar, Erivan''a taşır.

Sözü Şuşalı Ahmet Ağaoğlu''na bırakacağım.

Günlükler de hatıralardır ama sonradan yazılan hatıralardan farkı, günü gününe tutulan notlar olmasıdır. Yazar o an ne duyduysa ne gördüyse ne hissettiyse kaleme almıştır. Yayınlarında sonradan bir oynama olmamışsa, o yazıldığı anın atmosferini olduğu gibi aksettirmiştir. Onun için Ahmet Ağaoğlu''nun "Mütareke ve Sürgün Günlükleri" bir başka kıymettedir. 29 Haziran 1919 günü notlarından:

"İngilizler Kafkasya''da, Asya-yı Vusta''da, Mısır''da ve Afganistan''daki hâdiseler karşısında şaşırarak onların önüne bizi burada tutmakla geçebilecekleri hülyasındadırlar. Biz kimiz? Kim oluyoruz? Bizim gibilerin yüzlercesi mahvedilebilir, fakat ruh yine yürür, dağları-denizleri aşar ve kendi işini yapar. Eğer her yerde bu kadar İslâmların ve Türklerin içerisine yayılmış olan Ermenilerde zerre kadar akıl ve zekâ olsaydı bunun böyle olacağını, böyle olması mukadder olduğunu anlar ve onlarla uyuşmaya, anlaşmaya bakarlardı. İngilizlerde de bu kadar gurur, tekebbür olmasaydı bu cereyanı kendi lehlerine çevirmeye çalışırlardı. Fakat ikisi de şiddet ve zulüm tarikini iltizam etmişlerdir. Onlar bugün bizi kahredebilirler. Fakat yarın, bu yeni iman taşıyan Türk çocukları meydana atılacaklar ve İstanbul''dan yükselen bir sese Bakü''de, Semerkand''da, Kaşgar''da aynı lisan ve aynı vicdanla cevap verilecektir. Acaba o zaman ne yapacaklar?" (Ahmet Ağaoğlu, Mütareke ve Sürgün Hatıraları, Doğu Kitapevi, s. 131)

Evet, Garo Paylan ve gibileri! Ne yapacaksınız?

Yazarın Diğer Yazıları