Ermeniler Türkiye'siz var olabilirler mi?!
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi''nin ABD Ermeni diasporasının iteklemesiyle Erivan''ı ziyareti, Azerbaycan''a ve Türkiye''ye dil uzatması, barışın önünü tıkıyor.
Ermeni diasporası, Ermenistan''da yaşayan halkın neler çektiğini, istemedikleri savaşın içine nasıl sürüklendiklerini, nasıl yoksulluğa düştüklerini, nasıl çaresiz kaldıklarını düşünmeden kışkırtıcılıkta sınır tanımıyor.
Türkiye''de yüz bin Ermeni göçmenden bahsediliyor. Ermenilere düşmanlığımız olabilir mi?! Mümkün mü?!
Ermeni isyanları, özellikle misyonerlerin zemin hazırlamalarıyla 19. yüzyılda hız kazandı. II. Abdülhamit döneminde çok kanlı çatışmalar oldu. Hinçakçı/Taşnakçı militanlar 24 Ağustos 1896''da Osmanlı Bankası''nı bastı. Abdülhamit''e, 21 Temmuz 1905''te, cuma selamlığından önce suikast düzenlediler. Şeyhülislâmın Abdülhamit''i bir maruzatı için durdurmasaydı, padişah havaya uçacaktı.
24 Temmuz 1908''de II. Meşrutiyet''in ilânından sonra İttihat ve Terakkî idareye ağırlığını koydu. Seçimlerde Ermeniler de 12 mebus çıkardılar.
Diyeceğim Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce peş peşe isyana kalkıştıkları, kan döktükleri, devletin başındaki insanı öldürmeye kalktıkları hâlde, Türk''ün hoşgörüsü içinde halk bir bütündü. Bunlar hiç düşünülmeden, 1915 tehciri dile dolanıyor, "soykırım" deniliyor, başka bir şey denmiyor.
İsviçre''deki "Doğu Perinçek Davası" iyi okunmalıdır. (Dava görülürken ben de Lozan''daydım. Olanları biliyorum.) Daha önce İsviçre''de bir konuşmasında "soykırımı inkâr" ettiği iddiasıyla D. Perinçek mahkûm edilmişti. AİHM bu hükmü kaldırdı. (D. Perinçek, davanın safhaların "Perinçek-İsviçre Davası - "Ermeni soykırımı" Yalanı AİHM''de" kitabında ayrıntılı yazmıştır.)
"Türkçü" Türk Yurdu dergisi, 1913 yılında, "Ermenilerin Millî Şenlikleri" başlığı altında Ermenilerin hassasiyetini dikkate alan bir haber veriyor:
"1913 sene-i milâdîsi Teşrinievvelinin 13. pazar günü, Ermeni vatandaşlarımızın medenî ve millî bayramları başladı. İnsanlar tarafından yapılan ve yazılan tarihin ne hoş tesadüfleri vardır: Anadolu hayatı için pek mühim bir sene olan milâdın 1913''üncü yılı Ermeni harfleri icadının 1500''üncü ve Ermeni tabaatının 400''üncü sene-i devriyesine rast geliyor!.. Milletlerin tekâmül ve inkişafında, jübileler, sene-i devriyelerin ciddî faideleri muhakkaktır: Jübile günlerinde millet; maziye irca-yı nazar ederek kat'' olunan mesafeyi, gelip geçen vekayii hatırlar; hâldeki iktidar ve faaliyetinin derecesini ölçer; istikbâle dair tasavvurlarını, emellerini kuvvetlendirir ve yayar..
413- 1513- 1913! bu tarihî rakamlar etrafında, Osmanlı Ermenilerin üç beş gün evvel yaptıkları şaşaalı şenlik, ihtimal ki Ermenistan''ın Bizans ve İran arasında muhafaza-i muhtariyet ettiği devirden beri görülemeyen bir hava-yı serbestî ve cesaretle muhat idi. O hava-yı serbestî ve cesarete hak kazanabilmek için, Ermeni vatandaşlarımızın pek çok çalışmış ve çalışmakta bulunmuş olduklarını itiraf zarurîdir.
Gündelik cerideler, Ermeni harfleri şenliklerini hayli tafsilât vererek yazdılar; lâkin hep yazdıkları zevahirdi."
Dergi, Kumkapı civarındaki kiliselerden birisine muhbirini göndermiş, muhabir kilise ve etrafında gördüklerini heyecanla anlatıyor:
"Halk pek çok ve pek şendi. Ermeni milletinin en aşağı tabakalarına kadar vicdan-ı millî nüfuz etmiştir. Kılık ve kıyafetlerinden balıkçı, kayıkçı, tulumbacı zannolunan kimseler bile şenliğe anlayarak, duyarak ümitler, emeller besleyerek iştirak ediyorlardı." Türk Yurdu, Yıl: 3, s. 51 (15 Teşrînievvel 1329 - 30 Ekim 1913)
Keşke hep böyle olsaydı... Keşke "dış güçler"in tuzağına düşülmeseydi.