Erdoğan’ın balkon nutkunun şifreleri

Recep T. Erdoğan 12 Haziran akşamı “zafer”ini kutlamak için Ak Parti Genel Merkez binasının balkonuna çıktı. “Balkon nutku” bana başka şey hatırlattı.
Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin (DTCF) önünde balkon gibi bir çıkıntı vardır. Ben bu fakülteyi bitirdim. Okula girip çıkarken bu balkon aklımıza takılırdı. Arkadaşlar nereden duymuşlarsa, balkonu Mustafa Kemal’in özellikle yaptırdığını söylemişlerdi. (Fakülte M. Kemal’in sağlığında 1935’te tamamlanmıştı. Fakültede araştırıcılar yetişecek, Türk halkını aydınlatacaktı. Onun için DTCF, sıradan bir fakülte olarak kurulmadı. Binanın yapısı da görkemlidir.)
Mustafa Kemal, sanırım, çok önemsediği Fakültede; halkın ismini duymadığı, çoğu öğrencilerin bile fakülteye girdiğinde fark ettiği Sinoloji, Hungoroloji, Sümeroloji, Hindoloji , Etnoloji, Antropoloji, Klasik Şark Dilleri bölümleri vardı.
Neyse, söz açıldı bilgi verdik. İşte fakültedeki bu mütevazı balkon çıkıntısında Mustafa Kemal geldiğinde öğrencilere konuşacak denirdi. Hiç konuştu mu? Bilgim yok.
Şimdi Erdoğan’ın önüne bu yazımı korlarsa, belki “Her şey elimde... DTCF’de Mustafa Kemal çıkmaya fırsat bulamamış, bari ben çıkayım! Tarihî misyonu üstleneyim” diyebilir.
Köprünün altında çok sular aktı. Şartlar, ilim anlayışları değişti.
Recep T. Erdoğan, DTCF’nin bünyesinde en azından birer enstitü olarak Kürdoloji, Zazaloji (evet Zazaloji. Erdoğan, “tarihî” balkon konuşmasında “Zazalar” dedi. Etnikçi siyasî Kürtçüler buna çok bozulacaklar!) Lazoloji, Boşnakoloji, Türkmenoloji, Yörükoloji, Afşaroloji , Albaniloji (Şkipteroloji mi desek, Arnavutoloji mi?!), Pomakoloji (Şimdi aklıma geldi: Bunu Erdoğan daha öğrenmemiş. “Açılım”larında Pomakların adı geçmiyor! Hâlbuki Türkiye’de hatırı sayılır Pomak vardır!) Romanoloji (Yani Çingeneloji. Sakın Çingene arkadaşlar alınmasınlar. Halk arasında Roman bilinmez. Çingene bilinir. Kimileri “Çingeneye Çingene demek ayıp olur.” diye “roman”ı uydurdular. “Çingene”nin olumsuz bir manası varsa, bunu ortadan kaldırmak da Çingene kardeşlere düşüyor.), daha bitmedi 36 etnik kimlikten bahsediliyordu...
Devr-i Kemal’de “Türk” vardı, Devr-i Tayyip’te “etnikçilik” var. Mustafa Kemal “muasır medeniyet” demedi mi? Onun için, Kemalizm’den Tayyipizim’e pek âlâ geçemez miyiz? Benim bildiğim Mustafa Kemal, her kapıyı “Türk”e çıkarıyordu. Erdoğan ise, Türk’ü etnik kategori içine soktuktan sonra “vatandaşlığa” çıkarıyor.
Nasıl olacak? İlim zaten “nasıl”ın cevabını aramak değil mi?
Espri diye okuyorsunuz bu satırları ama Recep T. Erdoğan’ın 12 Haziran’daki balkon konuşmasını dinlemişseniz bunların hiçbirinin “şaka” olmadığını anlamışsınızdır.

***


Erdoğan’ın danışmanlarının “el emeğinin, göz nurunun, beyin fırtınası”nın eseri olduğu açık olan bu nutuk metni gelecekte olacakları bir bir önümüze seriyor.
Birincisi etnikçiliğin öne çıkarılması, ikincisi ise Mustafa Kemal ötesi.
Yüzde 50 oy ardından “Kemalizm” bitti; Tayyipizm” mi başlıyor?...
Erdoğan’ın danışmanlarına şunu hatırlatayım. “Türk” etnik bir kimlik değil, “pota”nın içindeki herkesin adıdır. Şimdiki duruma bakarak bunu söylemiyorum... Asla Türk’ü etnik sıralama içine katmayın; çünkü, ilmen sakattır. Tarihi biraz bildiğimi düşünüyorum.
“Türk” nerede etnik kimlik olarak geçiyor biliyor musunuz? Bir Ahıska’da (Eski Sovyetler’de şimdi Gürcistan sınırları içinde Ahıska Türklerinin kimliklerinde “Türk” yazardı), bir de Kırgızistan ile Özbekistan arasında Fergana vadisini içine alan bölgede. Orası çok enteresandır; “Türk” kimliği yazılı, yerli halk yaşıyor.

***


Erdoğan’ın balkon konuşmasında Mustafa Kemal sıradan bir isim olarak geçti. Demokrasiden bahsetti, Menderes ve iki arkadaşının idamını hüzünle andı, galiba bir iki isim daha saydıktan sonra, milletin fazla dikkatini çekmesin diye olacak Mustafa Kemal (Atatürk’ü eklemedi) ve arkadaşlarından şöyle bir bahsetti.
Türkiye Cumhuriyeti Millî Mücadele’den sonra kuruldu ve millî Mücadele’yi yürüten bir isim olarak en azından başa Mustafa Kemal’i alabilirdi.
Bekleyin neler çıkacak... Başka yazıda işleyeceğim bir konu: Erdoğan’ın “Ergenekon” tarifi... O tarif, Mustafa Kemal’i bile o kategoriye sokabilir.

Yazarın Diğer Yazıları