Erdoğan=Ak Parti iktidarı... İyimserlikten kötümserliğe

Ak Parti 14 Ağustos 2001’de kuruldu. 23. yılındayız. Kuruluşundan 14 ay sonra tek başına iktidara geldi.

Kuruluşundan bir yıl sonra iktidara gelen kaç parti var?

Cumhuriyetin başlangıcında tek parti vardı. Onu saymıyoruz.

Turgut Özal’ın başını çektiği Anavatan Partisi (ANAP) var. 1983’te kuruldu ve aynı yıl iktidara geldi.

İki partinin de var oluşunda şartlar olağanüstüydü. ANAP, 12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra, darbecilerin hiç arzu etmediği oyu elde ederek tek başına ülkeyi yönetme yetkisini aldı.

Ak Parti de 28 Şubat 1998 Örtülü Darbesi’nden sonra kuruldu ve ilk seçimde tek başına iktidar oldu.

Kimileri, ABD’den Kemal Derviş getirildi. Ekonomik reform paketi hazırlattırıldı. Ancak Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyon hükûmeti bu reformları hayata geçirmeye fırsat bulamadan, koalisyonun bir ortağının erken seçim çağrısıyla seçime gidildi. Yenilgi kaçınılmazdı. Bu reformlar Ak Parti’ye yaradı, diye yazadururlar. Belki Kemal Derviş’in ekonomik reformları kıyısından uçundan bir fayda sağlamıştır ama öncelikle maddî olsun manevî olsun, mutlaka insanlarımızın iyimserliği şart. Kötümser havada hangi reformu getirseniz, netice alamayacaksınız. Ak Parti taze kandı ve halk iyimserdi.

Yıllar yılları kovaladı.

Recep Tayyip Erdoğan=Ak Parti iktidarının şimdiki hâli. Başta nasıldı, şimdi nasıl! Halk karamsar. Çöküşteyiz.

***

Bizim 2002’de çıkarmaya başladığımız haftalık Türkhaber dergisinin “Erdoğan’ı kim büyüttü?” dosyası, bugünden geriye baktığımızda yazdıklarımızın hepsinin çıktığını gösteriyor.

28 Şubat generallerinin R. T. Erdoğan’ın önünü kesmek için bir silah kullanmadıkları kalmıştı. 1992’de Rize’de, -Reis Bey kusura bakmasın- o dönemde millî görüş ideolojisinin tam dibine vuruyor. Öyle sözler ediyor ki, akla ziyan mı desem, bilmiyorum.

O kaset, Erdoğan’ı bitirir, hesabıyla hemen yayına sokuldu.

Rize konuşmasını “Erdoğan ne demişti?” başlığı altında vermiştik. Bu satırları okuyunca siz de çok şaşıracaksınız:

“Show TV'de yayınlanan görüntülerde kapatı­lan Refah Partisi'nin İstanbul İl Başkanı iken Rize'de 1992'de halka hitap eden Tayyip Erdoğan şunları söylemişti:

‘20 yaşındaki genç yavru Güneydoğu'ya gönderiliyor, silâh tutmasını bile daha doğru dürüst bilmiyor. Ya 10 tane mermi atmıştır ya­ da 11 tane, 12 yok. Bu yavrumuz, her gün yüz­lerce mermi atan teröristlerin karşısına dikili­yor, bunun adı bu ülkeyi korumak değildir, bu­nun adı intihar cellâtlığıdır, başka bir şey değildir. (...)

Afganistan'da inekler kaldırıldı, İslâm cum­huriyeti kuruldu. Hayırlı olsun, tebrik ediyoruz inşallah. Bitmedi. Tacikistan da ayakta, Allah’ın izniyle inanıyorum ki onlar da zafere koşacak. Cezayir de zafere koşacak hiç endişeniz olma­sın. Her doğum sancısıyla olur. Sancısız doğum olmaz. Artık ‘elhamdülillah Müslümanım’ de­meniz meseleyi çözmez, artık 'Müslümanca yaşamak istiyorum' denmelidir.”

Bu sırada bir dinleyicinin “... girsin onların laiklik!” diye küfür etmesi üzerine de şu cevabı veriyor:

“Bak bunu Rizelim çok iyi biliyor. Sağ olasın, ah senin bildiğin kadar şu Çankaya’dakiler de bunu bir bilse mesele hallolacak ama onlar bilmiyor. Sıkıntı burada. Bush, Kohl, Papadopulos, Miçotakis ‘Biz Hristiyanca yaşamak is­tiyoruz.’ derken bizim ülkemizi yönetenler: ‘Hayır biz laik yaşamak istiyoruz.’ diyorlar. Namusumuzu sokaklara döktüler. Televizyon ekranından Ayşelerin, Fatmaların, affedersiniz vücutlarını teşhir suretiyle adeta her eve devlet bir kerhane kurmuş durumda.”

1992’de Rize yaptığı konuşma o dönem çok tartışılmıştı. 28 Şubatçılar yine istediklerini alamamışlardı. R. T. Erdoğan’ın başını çektiği Ak Parti dörtnala koşmaya başlamıştı.

Bu tarihî notlara yarın da devam edeceğiz. Zamanın genelkurmay başkanının R. T. Erdoğan’ın bu konuşmasına karşı yaptığı açıklama “zehir” desek yeridir. R. T. Erdoğan’ın ise gayet yumuşak bir cevabı var.

Dün iki tanınmış gazetecimizin birbirine zıt görüşlerini vereceğimizi belirtmiştik. O da yarın.

Yazarın Diğer Yazıları