Erdoğan hangi İslam dünyasının lideri?

Suriye'de kayıp ettik.

Mısır'da kayıp ettik.

Irak'ta kayıp ettik.

Rusya'da kayıp ettik.

Libya'da kayıp ettik.

Türkiye'de kayıp ettik.

Ege adalarında kayıp ettik.

Kıbrıs'ta İsrail-Yunan paslaşmalarında kayıp ettik...

PKK ile anlaşmalarda da kayıp ettik...

Kısacası Türkiye topyekûn kayıpta. Ve herkes haykırıyor: "Büyüksün!"

"Tayyip Erdoğan İslam dünyasının lideri" diyor tutarsızlar.

"İslam dünyası" denilen dünya neresi acaba?

Libya mı?

Mısır mı?

Irak mı?

Suriye mi?

Neresi?

Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn mi?

Kimse kusura bakmasın... Oraların liderliğini (bırakın Tayyip Erdoğan'ı) hiçbir Türk'e vermezler. Aynı zamanda verdirtmezler. Kaldı ki Suudi Arabistan'ın yarattığı, parasal olarak desteklediği IŞİD, Türkiye'yi vuruyor. Diyeceksiniz ki bunları sadece Suudi Arabistan mı destekleyip besliyor? Türkiye'dekiler yeniden İslam dünyasının lideri olacağız hayaline kapılarak bizzat kendileri desteklemedi mi?

Evet desteklediler ve onlara eğitim verdiler. Bunlar bilinen açık gerçekler. Bunları yapmakla övünenler, kitaplarda gazetelerde istihbarat deyimi ile "açık kaynaklarda" yazıp çizenler var.

Öyle ise?

Öyle ise, Erdoğan hangi İslam dünyasının lideri olmuş oluyor?

Hiçbirinin...

Geleneksel dış politikayı "monşerler" diyerek silip atanlar, güya ezber bozacaklardı. Öyle ki Osmanlı bakiyesini yeniden yükseltecek ve Arap dünyasında bir yıldız gibi parlayarak, Orta Doğu'da Sünni bir devlet kuracaklardı.

Suriye yıkımının gerisinde bu ütopya vardı.

Olmadı...

Evet, olmadı ama Türk dış politikasının altını üstüne getirdiler. Sonunda ideolojileriyle birlikte yenildiler. Kabul etseler de etmeseler de 15 yıllık iktidarları boyunca her iddia ettikleri konuda sadece yenildiler. Hiçbir şeyde başarılı olamadılar.

Adil bir düzen kuramadılar. Çünkü adaletleri yok.

Çalıp çırpmayan, hakkı gözeten bir nizam ortaya çıkaramadılar. Çünkü mala, mülke ve paraya zaafları var.

Yalansız dolansız, peygamber saflığında bir dini hayat yaşamadılar. Başarılı olamadılar. 15 yıl boyunca yapılan konuşmaları alt alta sıralayın, göreceksiniz ki tamamına yakını birbiriyle taban tabana zıt. Hepsinin en üstünde ve gelmiş geçmiş bütün iddiaların, bütün ideolojik gerçeklik saydıklarının temeli olan, en yüce ideal saydıkları "ümmet kardeşliğini" bizzat kendi elleriyle katlettiler. Önce ülke içinde birlik yerine çatışmayı, kardeşlik yerine ayrıştırmayı, el ele vermek yerine ötekileştirmeyi seçtiler.

Ümmet ideolojisinin ana merkezi Türkiye olmalıyken, bunların ötekileştirici politikalarıyla, düşmanlaşmaya dönüştü.

Gelmiş geçmiş hiçbir iktidarın yapamadığını yaptılar: Gülen hareketinden paralel devletçi yapı oluşturdular. Oluşması için yıllarca karşılıksız destek verdiler. Sonra da aynı gruptan "çete, terör örgütü" gibi yaftalarla büyük düşman yarattılar. Ardından yarattıkları canavarı, boğup öldürme mücadelesine giriştiler.

Ümmet düşüncesinin olmayacağının, geçersizliğinin gerçekliğidir bu. Dahası da var. İslam dünyasını ABD ile el ele kan gölüne çevirdiler. Nusralar, El Kaideler, IŞİD'ler milyonlarca Müslümanı, obasından yurdundan, evinden barkından anasından kızından etti. Kadın, çoluk çocuk milyonlarca insan öldü... Haneler viran oldu...

Mehmet Akif yaşasaydı, bu hazin manzarayı, nasıl anlatırdı acaba?

Günah kuyusu, insan kanıyla doldu.

"Ümmetçilik" ideolojisinin ağır yenilgisi bir tarafa, yarattıkları hayal dünyasının içinde kendileri de boğuldular. Ortada, gerecek anlamda onların teorik olarak tasarladıkları bir ümmet olmadığını, herkesle birlikte gördüler.

Neymiş; Ayasofya'da ezan okunmuş, bilmem ne tepesine cami yapılmış...

Yazarın Diğer Yazıları