Erdoğan Bayraktar'dan huruç ve rücu
Erdoğan Bayraktar yine konuştu. Kendisine ne dokunduysa, "yoldaşlarına" ağır sözler etti.
17/25 Aralık, Türkiye siyaseti için bir dönüm noktası desek yeridir. Sonra öyle bir kokusu çıktı ki, insanın aklı duruyor.
ABD''den yönetilen malûm cemaat, iktidarın açıklarını yakalayarak Türkiye''yi ele geçirmek için "yolsuzluk/soygun/kayırma" üzerinden yürümek istedi. Halkı ikna etmesi gerekiyordu. İnsanlarımızın, yolsuzluğu, hırsızlığı, rüşveti görürse, cephe alacaklarını düşündüler. Büyük açıklar da yakaladılar. Ancak malûm cemaatin, "imam hatipçi" hükûmeti böyle devirme planı, bir yerde ters tepti.
"İktidardaki" sarsılsa da çabuk toparlandı. Kolay değil; bakanları hırsızlıkla, yolsuzlukla, rüşvetçilikle suçlanıyor. Daha ötesi "Başbakan"ın oğluyla yaptığı konuşmaları yayınlanıyor; evdeki yüklü paradan bahsediliyor. "Mümkün mü, bu diyor?!" insanlar. Ağızlarını öyle bir hayretle açıyorlar ki, kapatmayı unutuyorlar! Para, kasa, alıp verme... görüntüleri ortalıkta dolaşıyor. Bu görüntülerin, bu telefon konuşmalarının, teknik incelemeleri Amerika''da, Avrupa ülkelerinde yaptırılıyor. "Doğrudur." deniyor. "Suçlananlar" "teknik inceleme"yi "bildik" yerlerde yaptırdıkları için, pek itibar görmüyor. Cemaatin planından bilgisi olmadan operasyonlara katılan bazı polisler, olup bitenleri orada burada fısıldıyorlar. Kulaktan kulağa yayılan bu fısıltılar, insanlarımızı bedbinliğe sürüklüyor.
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş para trafiği "imam hatipçi" hükûmet döneminde ortaya çıkıyor.
Bu trafiğin içinde Erdoğan Bayraktar''ın adı manşetlerden inmiyor. O dönem bakandı ve daha önce başında olduğu TOKİ de ona bağlıydı.
E. Bayraktar yine manşetlerde... "Dosyamda ne varsa, hem tapeler hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A''dan Z''ye kadar doğrudur. (…) Reis, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı." diyor. (Röp.: Altan Sancar)
İzmir Milletvekili Aytun Çıray: "Eski AKP''li Bakan Erdoğan Bayraktar''ın yaptığı açıklama 17/25 Aralık hakkında bir suç duyurusudur. Bu ''kötülük yönetimi''nin en taze itirafıdır. Bu itirafların sonu gelmeyecek, nihayetinde tüm müsebbib ve mümessillerini bir kara delik gibi içine çekecek." diye yazıyor.
"Müsebbib ve mümessiller"in üzerine kim gidebilir!
Rejimin neden değiştirildiğini şimdi anlıyor musunuz? "Adalet"in terazisini, "Yeni Rejim"in tek yöneticisi elinde tutuyor, istediği tarafa ağdırıyor!
E. Bayraktar hiç şaşırtmadı. Önceki akşam üzeri bir tivit atıyor ve rücu ediyor:
"Tapeleri ve teknik takip tutanaklarını tarafsız gözle okuyan herkes, dosyanın ne kadar boş olduğunu ve ne kadar zalimce hazırlandığını anlayacaktır. Bu dosyalar üzerinden sanki içi doluymuş gibi siyaset yapanlar da, hazırlayanlar kadar zalimlik yapmaktadırlar."
E. Bayraktar daha önce "Başbakan"ı kastederek "yolsuzluk varsa ikimiz yaptık" demeye getirmiş ve "Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan''ın onayıyla yapıldı. (…) Sayın Başbakan''ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor(um)." demişti.
R. T. Erdoğan, o sıra Almanya''ya gidiyordu. E. Bayraktar''la görüştüğünü açıklamış, "Nâdim olması, pişman olması lâzım." demişti.
E. Bayraktar, dakikasında özür dilemişti: "Başbakanımız benim davamın lideridir, maksadını aşan bir şekilde istifa ifadesini kullandım. Bu ifadelerimden dolayı liderimden ve dava arkadaşlarımdan özür dilerim."
Buyurun burdan yakın!