Enver Paşa... İslâmcı mı Turancı mı?

Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün kabine toplantısının ardından yaptığı mutat konuşmasının sonunda Enver Paşa’yı andı:

“Malumunuz dün Tacikistan'da Pamir Dağları’nda işgalcilere karşı yürüttüğü cihad sırasında şehit düşen Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurucusu, Enver Paşa’nın şehadetinin 102. yıldönümüydü. Ömrü harp meydanlarında geçen, son nefesini savaş meydanında veren Türk-İslam ittihadının büyük mücahidi Enver Paşa'yı bu vesileyle bir kez daha rahmetle yad ediyorum.”

Enver, Mustafa Kemal’le aynı yaştaydı. İkisi de İttihatçıydı. Enver öndeydi. Bu Mustafa Kemal için sıkıntıydı. Hareket Ordusu 3 Nisan 1909 günü, 31 Mart Ayaklanması’nı bastırmak için, Selanik'ten İstanbul'a yürüdü. Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanı Kolağası Mustafa Kemal Bey’di. “Hareket Ordusu” adını veren de Mustafa Kemal’di. Gelin görün ki, o sıra Berlin’de bulunan Binbaşı Enver, Hareket Ordusu İstanbul’a girerken, yetişiyor, Yeşilköy’de, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal’den alıyor. Mustafa Kemal, isyanı bastırmaya gitmiyor, Yeşilköy’den Selanik’e dönüyor.

Tabii Mustafa Kemal buna çok içerliyor. Enver Paşa’ya dair söyleyecek çok şeyi olacağı, dönemi ancak Enver Paşa’yı tahlil ederek, kendi açısından bir noktaya geleceği hâlde, Nutuk’ta Enver Paşa’nın adını sadece aynı sayfada iki yerde geçirmiştir.

Hâlbuki Mustafa Kemal, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak ve bir iki komutan dışında, Millî Mücadele’ye birlikte başladığı hemen bütün komutanları sürekli suçlayan, yeren ve yer yer ağır sözler eden Mustafa Kemal, Enver’de susmuştur. Niye?

Burada önemli bir noktaya temas edeceğiz.

***

Mustafa Kemal, Nutuk’un 1927 baskısının 587’nci sayfasında şöyle diyor:

“11 Teşrînisânî [1]339 [11 Kasım 1923] tarihli Tanin’in ‘Şimdi de Hilâfet Meselesi’ unvanlı başmakalesi okununca, cumhuriyetin ilânına mâni olamayanların, hilâfet makamını, Her çi bâd âbâd, tutabilmek gayret ve faaliyetine geçtikleri anlaşılır. Bu makalede, şehzâde mektuplarını neşrederek, efkârı, hanedan lehinde perverde etmeye çalışan Tanin’in, hanedan hukukuna karşı çirkin taarruz yapılmış ve bunu yapanın, Fırka’mızın hassü’l-hâs zümresinden bulunmuş olduğu ve Hükûmet-i Cumhuriye’yi millet nazarında fena göstermek için, ne söylemek lâzımsa onlar; yazıldıktan sonra, Halife’nin istifası şâyiasına temas edilerek ‘Arkadan arkaya verilmiş bir karar karşısındayız.’ deniyor ve ‘Millet Meclisi’nin bu kadar kayıt altında kaldığını, hâriçte verilen kararları tescîl mevkiine indirildiğini görmek cidden elîm oluyor.’ sözleriyle, Meclis aleyhimize teşvik ediliyor.. Cumhuriyet ilânını kabul eden Meclis’in hiç olmazsa hilâfetin ilgāsını, emrivâki yapmamasını temine çalışılıyordu.

Tanin başmuharriri, hilâfet hakkındaki nokta-i nazar ve mütalaasını şu satırlarla tespit ediyordu: ‘Hilâfet bizden giderse, beş on milyonluk Türkiye Devleti’nin, âlem-i İslâm içinde hiç ehemmiyeti kalmayacağını, Avrupa siyaseti nazarında da, en küçük ve kıymetsiz bir hükûmet mevkiine düşeceğimizi anlayabilmek için büyük bir dirayete lüzum yoktur. Milliyetperverlik bu mudur? Hakikî milliyet hissini kalbinde duyan her Türk makam-ı hilâfete dört el ile sarılmak mecburiyetindedir.’

Efendiler; hilâfet hakkındaki mütalaâtımı, bundan evvel, izah ettiğim için, bu sözleri, burada, tahlile lüzum görmüyorum. Ancak, makam-ı hilâfete dört el ile sarılmak mecburiyetinde bulunan bir şekl-i idarenin, bir şekl-i cumhuriyet olamayacağını anlayabilmek için de, büyük bir dirayete lüzum olmadığını söylemekle iktifa edeceğim.”

Mustafa Kemal, Tanin’deki yazıyla bağlantılı, sözü Enver Paşa’ya getirir:

“Efen­di­ler; o gün­le­rin neş­ri­ya­tı meyânın­da, da­ha iki nok­ta var­dı. Bi­ri be­nim has­ta ol­du­ğum me­se­lesi.. Di­ğe­ri de mer­hum En­ver Pa­şa’nın, Tür­kis­tan’da hidemâtı ve ber­-ha­yat ol­du­ğu.. En­ver Pa­şa, mem­le­ket hâricin­de kal­dı­ğı za­man, ittihâd-ı İs­lâm için ça­lı­şı­yor­muş ve (Da­mad-ı Hi­lâ­fet­-Pe­nâ­hî) un­va­nı­nı kul­la­nır­mış.. Hat­ta Tür­kis­tan’da kaz­dır­dı­ğı bir müh­rün bir ta­ra­fı­na bu un­va­nı­nı da hakket­tir­miş idi.” (s. 588)

Tanin gazetesinde, hilâfet kaldırılmasın, yine kalsın yollu yazılarda Enver öne çıkarılmıştı.

***

Recep Tayyip Erdoğan’ın baştaki alıntımızda yer alan “Türk-İslam ittihadının büyük mücahidi Enver Paşa'yı…” sözünde Mustafa Kemal’e bir gönderme olmadığını söyleyebilir miyiz?

Enver, önce “İslâm”ı öne çıkarmış, İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı’nı kurmuştu. Müslümanları Türk milletiyle bir arada tutarak güç göstermek, Osmanlı’nın parçalanmasının olabildiğince önüne geçmek istiyordu. Ama diğer ülkelerin “İslâmcı” lideriyle anlaşamadı. İslâm İhtilal Cemiyetleri İttihadı dağıldı. Kendisi Turancılıkta karar kıldı ve bu yolda şehit düştü.

O sıra Türkistan sahasında birlikte mücadele eden Ahmet Zeki Velidi Togan, Enver Paşa’nın “Turancılığı”nı çok açık ortaya koymuştur.

Yazarın Diğer Yazıları