Enflasyon 8'lerde ama zamlar 20'lerde
Geçtiğimiz ay Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), enflasyonun Temmuz 2017'den beri ilk kez tek haneli rakamlara düştüğünü müjdelemişti(!). Bu ay, enflasyon hakkındaki iyi haberlerini bir çıta daha yükseltti ve dün, enflasyonun 8.55'e düştüğünü açıkladı.
Bu açıklamayla aynı saat dilimi içerisinde, enflasyonun düştüğü bilgisini alan bir arkadaşımın, 'maaşıma enflasyona göre zam yapılıyor ama maaşım tükettiklerime yapılan zammı karşılamaya yetmiyor' diye isyan eden birkaç mesajı ardı ardına telefonuma gelirken, araya bir bildirim daha girdi:
"2020 zamları açıklandı: Yeni yılda, motorlu taşıtlar vergisine, pasaport ve ehliyet harçlarına, trafik cezalarına yüzde 22.58 zam!"
Ona zam buna zam derken, artık hiç kimse TUİK'in açıkladığı verilere inanmıyor.
Enflasyon 8'lerde ama zamlar yüzde 22'lerde!
Kim inanır böyle bir saçmalığa?
İleri görüşlü Bakanımız Berat Albayrak, enflasyon için "tahminim yüzde 8'leri göreceğiz" demişti; pek tabi açıklanan veriler onun tahminine uygun yapıldı.
Uzmanların açıklamaları da TUİK verilerine inanmamamız gerektiğini doğruluyor.
Hatta uzmanların açıklamalarını dinlemeyen bile, markette, bakkalda, manavda, mağazada fiyatları görünce anlıyor verilerin şişirme olduğunu.
Özellikle de vatandaşın kişisel gelirinde, fiyat artışlarına paralel bir artış yaşanmaması hayat pahalılığını daha da arttırıyor. Üstelik pek çok kalemde TÜFE endeksine dahil edilen artışla vatandaşın faturasına yansıyan artış oranı da farklılık arz edince, tüm bunlar açıklanan verileri daha güvenilmez yapıyor.
Ancak doğru söyleyenin görevden alındığı bu anlayışta, doğru bilgiye ulaşmamız ne yazık ki hayal gibi duruyor.
İYİ Parti'nin geçen ay meclise sunduğu "Enflasyonun belirlenmesi için nasıl bir hesaplama yapılıyor? Bir devlet kurumumuzun daha vatandaşımızın gözünde güvenilmez hale gelmesinin önüne geçelim. Gelin şunun doğrusunu birlikte araştıralım." şeklindeki araştırma önergesi, AKP ve MHP oyları ile reddedilmişti. Anlaşılan Cumhur İttifakı partilerinin misyonunda halkı aydınlatma yer almıyor.
Ancak Yeni Ekonomi Programının öngördüğü büyüme oranlarının yakalanabilmesi için yurtiçi talebin artması; yurtiçinde harcamaların artması için de gelir artışının yanı sıra ekonomiye güven tesis edilmesi de gerekiyor. Dolayısıyla oranlar açıklanırken vatandaşın kafasında soru işareti bırakacak tezatlıklara yer verilmemesi lazım geliyor.
Bunun için de enflasyon gibi herkesi yakından ilgilendiren bir hususta, açıklanacak verinin tatmin edici olması ve TUİK' in kullandığı hesaplama yöntemleri hakkında kamuoyunun aydınlatılması oldukça önemli.
***
Avrupa'da Birinciyiz!
Madem TUİK verilerinden yola çıktık, TUİK tarafından yapılan bir araştırmanın daha verilerinden bahsetmek istiyorum: Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması. Buna göre, aşağıda sıralayacağım dokuz maddeden en az üçünün ekonomik olarak karşılanamaması "maddi yoksunluk" durumunu gösterirken, bu maddelerden en az dördünün karşılanamaması "ciddi maddi yoksunluk" durumuna işaret ediyor. Söz konusu maddeler şunlar:
1. Çamaşır makinesi, 2. Renkli televizyon, 3. Telefon, 4. Otomobil,
5. Beklenmedik harcamalar, 6. Evden uzakta bir haftalık tatil,
7. Kira, konut kredisi, borç ödemeleri,
8. İki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek, 9. Evin ısınma ihtiyacı.
TUİK verilerine göre;
Türkiye nüfusunun yüzde 58'i, 6'ncı maddeyi,
Yüzde 32'si, 8'inci maddeyi,
Yüzde 30'u, 5'inci maddeyi karşılayamıyor.
Bu maddelerden en az dördünü karşılayamayarak ciddi maddi yoksulluk yaşayanların oranı ise yüzde 26,5.
Avrupa'da bu oran yüzde 6,9.
Hiç birinciliğimiz yok diye üzülüyorsanız, üzülmeyin:
Ciddi maddi yoksunlukta Avrupa'da birinciyiz işte!