En absürt söz: BDP, PKK’ya mesafe koysun!

Cok kişinin ağzından duyar, kaleminden okuruz: “BDP, PKK ile arasında mesafe koymalıdır!” Başbakan Recep T. Erdoğan bile bunu diyebiliyor. Nasıl mesafe koyacak?!
BDP bizatihi PKK, PKK bizatihi BDP’dir. Abdullah Öcalan’ı önder kabul edenler onun emriyle bu partiyi kurmuşlardır. PKK’lı oldukları için BDP’lidirler.
Doğrudan PKK’yı savunamayan (Ne de olsa iyi kötü işleyen bir kanun var; olur a, bir savcımız düz tarafından kalkar o gün!), gazetecilerin kimileri, BDP yoluyla aynı fonksiyonu icra ederler. (Nuray Mert’in kulaklarını çınlattım herhâlde!)
Hem AKP’ye, hem BDP’ye destek veren sol liberallerin bir kısmında AKP’nın PKK’ya karşı tavrının netleşmeye başlamasıyla yine yüzlerini kızartmadan çok rahat bir evrilme görebiliyoruz. Bazıları daha mert davranıp: “Hoop Ak Parti! PKK üzerine fazla gidiyorsun!” da diyebiliyorlar.
Bunlara helâl olsun, demekten başka bir sözümüz olamaz. Ama kıvırtan sol liberaller ve hem nalına hem mıhına vuran, içlerinde, memleket yansa en ufak üzülme hissi duymayıp, bundan kendi haneme nasıl bir gazetecilik başarısı yazdırırım, nasıl nükte yakalarım hesabı yapanlar fazlasıyla mide bulandırıcı!

***


Türkiye’de bir savaş veriliyor. Ya ülkeyi bölmek isteyenlerden yana olacaksınız, ya ülkenin birliğini dirliğini isteyenlerden yana...
Tercihinizi belirtin... Kıvırtmayın, “ama” lı konuşmayın...
Hele şu “Silâhlar sussun!” gibi ortadan söz edip PKK’ya arka çıkanlar! Siz çekilen aradan!

***


Etnik ayrımcılık körüklenmiş, insanlarımız birbirine mi yabancılaştırılmıştır. Başbakan bunda büyük günaha batmıştır. Her konuşmaya başlamasında etnik kimlikleri sıralıyor, üstelik “Türk” ü millet olmaktan çıkarıp “etnisite” ye bağlıyor ve açıkça suç işliyor! Karşımızda sanki Yugoslavya’nın Mareşal Tito’su var. Yugoslovya onun zamanında bir arada idi. O da çıkıp “Ey Sırplar! Ey Hırvatlar! Ey Arnavutlar! Ey Makedonlar! Ey Slovanlar!...” diye sıralayıp duruyordu zahir!
(O bölgeye de birçok defa gittim geldim, 300-400 sayfalık notlar öylece duruyor, eldeki çalışmaları bir hâle yola koyup Balkanlar meselesine dönmek istiyorum. Recep Tayyip Bey’in dikkate alması gereken çok malzeme çıkacak!)
Yabancılaşmayı izale etmek için tozdumanın kalkması gerekir. Kimin ne istediğini yazalım çizelim, tartışayım. Ama âdabınca.. Onun için BDP’nin muhatap alınmasını isteyenler PKK’nın muhatap alınmasını isteyenlerdir.
Bunlar benim dışımdadır; karşı saftır yani!
Şunu iddia ediyorum... PKK’nın gölgesi insanlarımızın üzerinden çekilsin, herkes derin bir soluk alacak ve hürleşecektir. O zaman seçim yapalım bakalım, PKK (BDP) ne kadar oy alıyor!

***


Ak Parti, ne zaman su koyuverecek endişesiyle bekliyorum. Eşkıya yuvalarına bomba yağdı... Başbakan, “Terörle mücadele kararlılıkla sürecek” dedi, ama bir yerde tekerin biri patlayacak sanki... Çünkü terörle mücadele ve Ak Parti yan yana gelemez; eşyanın tabiatına aykırıdır. (Terörle mücadele biriminin başına Beşir Atalay’ı koyduysan yandı gülüm keten helva!)
Devlet öyle bir mekanizma ki, dümenin başına geçen gemiyi başka yöne götürmek ister ama, mekanizma, dümenin başındakini de kendi çarkına uydurur. O çarktan ancak bir iki dişliyi kırarak çıkabilir.
Ey halkım!... Sıkı dur ve dümenin başındaki insanı terörle mücadelede kararlı olması için tazyik et. İstemese de onun ellerini, kollarını sıkı sıkıya kavra... Yalpalamasın!

***


Recep T. Erdoğan’ın “BDP, PKK ile arasına mesafe koysun” sözü, terörle mücadelede bir zaaftır.
Bizatihi PKK olan bir partiye bunu demek, kendini inkâr et demektir!
Madem terörle mücadele ediyorsun, uzantılarıyla, basın-yayın organlarındaki savunucularıyla da mücadele edip bataklığı kurutacaksın!

Yazarın Diğer Yazıları