Eksiğini bilmeyen parti!
Kendi çıkarını Türkiye'nin bekası olarak gösterirsen, çok tehlikeli mecraya girersin. Sana muhalif olanlar, ister istemez Türkiye'ye kastedenler oluyor ki, bu anlayış akıl dışıdır, izan dışıdır!
R. T. Erdoğan'ın birlikte yola çıktığı, ilişkileri, inişli çıkışlı da olsa, devam eden ve bu seçimde Ak Parti'yi desteklemek için yollara düşen Bülent Arınç bile "Nerden çıktı bu beka meselesi! Seçim stratejimiz doğru değil." diyor.
Korku, insanın aklını başından alıyor. Düşünsenize... Bir tarafta Ak Parti'yi içten içe sarsan yeni parti söylentileri... Diğer tarafta, ekonominin dibe vuruşu... Bir partiyi hiçbir şey geriletmez; ancak insanlar çaresizse, iktidardan yüz çevirirler.
Önceki akşam karşı apartmanda gördüklerimiz, ülkemiz adına çok üzücüydü. Ak Parti, çay paketlerinin kat kat üstünde, torba torba "seçim erzakı" dağıtılıyordu. Diyanet, biliyorsunuz bir sorum üzerine fetvasını verdi; bu dağıtılanlar rüşvete girmez, dedi. Erzak dağıtma insanları da aşağılamadır. Oy geleceğini umut ettiklerini seçiyorlar, erzakınızı alın sonra oyunuzu bize verin, diyorlar, insanları gebe bırakıyorlar. Fotoğraf çektiğimizi fark ettiklerinde, kadını erkeği tabana kuvvet kaçtı.
Ak Parti içinde en faal milletvekiliyken, son seçimde TBMM'in kapısı yüzüne kapatılan Doç. Dr. Selçuk Özdağ ile konuştuğumu dün yazmıştım.
Selçuk Özdağ'ın Ak Parti içinde gördüğü eksiklikleri ve bir bakıma partinin gerileme sebeplerini okuyacaksınız.
Selçuk Özdağ, parti içinde neler yaptığını bir bir sıraladı.
"- Parti disiplinine uyarak parti içi demokrasiyi çok çalıştırdım. Raporlarım 300 sayfayı geçmiştir. Onları da ileride kitap hâline getireceğim.
- Tek tip kıyafete itiraz ettim. Laiklik konusunda uyarılarda bulundum. Yazılar yazdım. Cumhuriyet konusunda yazılar yazdım.
- Tarihî şahsiyetlerle uğraşmayın diye yazılar yazdım. Raporlar yazdım.
- FETÖ ile ilgili raporlar yazdım. Darbeden sonra yine raporlar yazdım. Sürekli olarak başbakana, cumhurbaşkanına raporlar yazdım. Meselâ; Malazgirt'i devlet törenleriyle kutlayın, Sarıkamış'ı kutlayın, tamam anladım vefamızdır, ama biz sanki Enver Paşa'yı öne çıkarıyormuşuz gibi geliyor, dedim.
- Sakarya'da bir milyon kişiyle ellerinde Türk bayrağıyla yürüyün. Kocatepe'den Zafertepe'ye yürüyün, çekinmeyin, dedim.
- Atatürk bizim diyerek, Atatürk ile ilgili konuşmalar yaptım.
- Denktaş konuşması yaptım. Denktaş'ı sevmezler. O, Annan Planı'na karşıydı
- Milliyetçilik konusundaki düşüncelerimi hep söyledim.
- İmam hatipler açmayın, neye ihtiyaç varsa onu açın. İhtiyaç olmadan açılan her şey israftır, dedim.
- Şeffaflık yasasıyla ilgili çok şey yaptım. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne karşı çıktım. Cumhurbaşkanlığını tartışmalara açmayalım, dedim.
- Türk milliyetçisi gibi, bir ülkücü gibi durdum orada. 'Ülkücüyüm' dedim parti içinde.
- Her milletin bir adı vardır dünyada, dedim. Almanya'nın bir adı vardır: Alman milleti. İngiltere'nin bir adı vardır: İngiliz. Türkiye'nin de bir adı vardır: Türk milleti. Bu şekilde konuşmalar yaptım. Yazılar yazdım. Görevimi layıkıyla yaptım."
Ak Parti'nin bir eksiği var; o da eksiğini bilmemek!