Ekranlardaki iğrençliklere dur denebilir mi?
Önceki akşam R. T. Erdoğan''ın rutin gençler programı vardı. Seçilmiş gençler bir salonda toplanıyor, eski gençlik lideri, güya gençlerle hasbihâl ediyor. "Görün bakın... Gençler bizimle..." havası veriliyor.
Ancak bu gençler toplantısı farklıydı. Bilmiyorum, önceleri paket servis yapılır mıydı? Bu defa naklen verilmedi.
Kendilerine yakın veya kendilerinden "çekinen" haber kanallarının hepsi aynı anda paket servisi yayına koydular. Kanalları dolaştım, canlı mı cansız mı? Yoksa Reis Beyimiz tekrar Trabzon''a mı geçti de canlı yayın yapılıyor? Ekranların üst sağına üst soluna baktım "canlı" yazmıyordu.
Propaganda böyle bir şey... Helâl olsun. İletişim Başkanlığı dakik çalışıyor, kanallara açmışlar telefonu, "Hepiniz aynı anda canlıymış gibi gireceksiniz." demişlerdir muhakkak. Yoksa nasıl verecekler?! Kanal yöneticilerinin, "İstediğiniz saatte veremeyiz. Başka programlarımız var." demeleri mümkün mü?!
Kanallar deyince... Gündüzleri ekrana gelen, çokluk evde oturan kadınlara hitap eden programlar hiç dikkatimi çekmemişti. Haberlerin, tartışmaların dışındaki yayınlar belki bize uymadığı için bakmadım. Şikâyetler gazete sayfalarında sık yer almaya başlayınca, neymiş diye arada baktım. Polisin, Aile Bakanlığı''nın halledeceği meseleler programcılara havale edilmiş. İğrençlikler diz boyunu aşmış, insanı yutuyor. Kadınlar evli, çocuklu, her şeyi bırakıp internetten yazıştığı adamlara kaçıyorlar. Ve o adamların hemen hepsi de evli. Yaş farkı var mı, bu adam düzgün mü değil mi, bilmiyorlar. DNA testleri meselesine de rastladım. "Çocuk kimden?" tartışması yapılıyor. Kocanın yanında DNA testi açılıyor. "Aaa!... Çocuk kadının sevgilisinden!" Hâlâ evli olduğu adam o an kadını boğmaya kalksa ne yapacaksınız? İntihar edeni bile okuduk. Olacak şey değil! Emniyet de böyle programlardan medet umuyor. Programcıların kapısında, polis bekletiyor. Aklı duruyor insanın.
Bu tür programlar RTÜK''e defalarca şikâyet edilmiş. RTÜK, bu tür program yapan kanallara ihtar göndermiş. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin''ın imzasıyla giden bir ihtar yazısında gerçekler ortaya dökülüyor:
"Kuşak programlarında, toplumun millî ve manevî değerleri ile genel ahlâka ve ailenin korunması ilkesine aykırı yayın yapıldığına dair Üst Kurulumuza CİMER, RTÜK İletişim Merkezi ve yazılı kanallardan (kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ya da kişisel başvurular) her geçen gün artan sayıda bildirimler ulaşmaktadır. Bu tür yayınların geneli değerlendirildiğinde, içeriği oluşturan konuların daha çok eşlerin birbirlerini aldatması, çarpık ilişkiler gibi toplumun millî ve manevî değerleri ile bağdaşmayan ve Türk aile yapısına uymayan olaylar üzerine odaklandığı tespit edilmiştir... "
Dendiğine göre; yasaklanmasına da karşı çıkan RTÜK Başkanı. Neden karşı çıkıyor? Tahminimi söyleyeyim. Saray''a kayıtsız şartsız bağlı bir kanalda hem öğle öncesi, hem öğle sonrası aynı tür program var. Muhtemelen çok reklam alıyor, çok para geliyor. Başkanın Saray''a merbutiyeti biliniyor. Kapanmasına izin verme salahiyetini kendisinde göremez!
Bu tarz programların şöyle bir faydası var: Çürümüşlük bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Acaba cemiyetimiz hangi dönemde bu kadar çökmüştü?
"İğrençlikler sarmalı" bu programların kaldırılmasını asıl istemesi gereken Saray''dır. Programlar kendi idarelerindeki yaygın çürümüşlük insanlarımızı düşündürüyor.
Bir tarafta rüşvetler, yolsuzluklar, adamına ihalelerle anılma; bir tarafta ahlâkî çürümüşlük; bir tarafta, dini kendi kalıpları içinde anlama...
Ne demek gerektiğini bileyemiyorum artık!