Eğitim ne olacak?
Seçimden sonraki haftalarda üniversite imtihanları başlıyor. İki gün sürecek... Eğitim bu iktidarın yaz-boz tahtası oldu. Zihinlerinin bütün çeperlerine yayılmış imam hatip şablonunu her sahaya yayabilir miyiz saplantısı beyinlerini oyuyor. Düşünüyorum, düşünüyorum başka sebep bulamıyorum.
Çöküntü de bu saplantıyla başlıyor tabiî...
Dünyada eğitim yeni keşfedilmiyor. İleri gördüğün ülkeleri incelersin, bir rapor ortaya koyarsın, kendi ülkenin şartlarını göz önüne getirir ve en iyi eğitim öğretim sistemini hayata geçirmeye çalışırsın.
Sayısını unuttuk, kaç Millî Eğitim Bakanı değişti? Bakanla başlayan ve bakanla biten mesele değil bu... Tek kişi düşünür ve tek kişi karar verirse, bakanlar hiçbir şey yapamaz. Ancak "Yüksek Makam"a evrak getirir götürür. Nitekim öyle oluyor.
Kimsenin dillendirmediğini dillendireyim: Çöküntüler "Tek Adam"ın kapasitesinin sınırlarını da belirler.
Bir gecede dershaneler değişti... Bir gecede TEOG değişti... Bir gecede üniversite imtihanları değişti. Ne yazık ki, değişiklikten en son haberi olan da Millî Eğitim Bakanı/bakanları idiler.
Ak Parti 16 yıldır iktidarda. 16 yılda ortaöğretime geçişte 6, üniversiteye geçişte 3 defa imtihan sistemiyle oynadılar. İmtihan deyince körpecik çocukların öğüresi gelmeye başladı.
Önümüzdeki yıldan itibaren muhakkak bu sistemin değişmesi gerekiyor. Nereden bakarsanız bakın dikiş tutmuyor, bir yerleri patlıyor.
Eğitimde bir cemaatten kurtuluyorsunuz, bir başka cemaate yakalanıyorsunuz. "Vakıf" adı altında örgütlenen cemaatler yurtlar açıyorlar, mektepler açıyorlar. Özel eğitim bu iktidarın gözdesi... Maksat çok açık... Araştırılması lâzım; "vakıf" adı altında örgütlenen cemaatlerin/tarikatların kaç sıbyan mektebi, kaç ilkokulu, kaç ortaokulu, kaç lisesi ve kaç üniversitesi var? Ve cemaatler ve tarikatlar neden okul açma ihtiyacı duyarlar?
Cemaatleşebilirsiniz, tarikatlaşabilirsiniz... Bu cemaatleşme, tarikatlaşma ile, mektepler açma, hedefi açık açık gösteriyor. Benim cemaatimin dinini okuyacaksınız, benim tarikatımın yoluna gireceksiniz!
Diyanet diyorum yine... Diyanet boşuna kurulmadı.
Ak Parti iktidarından önce, "Siyasî İslâmcılar" din işlerinin cemaatlere bırakılmasında ısrarcıydılar. Kimin aklına gelirdi ki, cemaatlerin iktidarı ele geçirmek için hamle yapacakları... Biz kesinlikle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın karar ve yönetim merkezi olmasında ısrarlıydık. Hâlâ ısrarlıyız. Makamda oturanlar gelip geçicidir. Şartlar değişir, makam kalır, yeni oturan iktidara "yalakalık", "yandaşlık" etmez, "Güncelle!" komutu alınca güncellemeye kalkmaz; ilminin gereğini yapar.
Geçmişte, "din" meselesinde insanlarımız sancı çektiler. Bunu da sık yazdık. Ama bu sancılara neyin sebep olduğu üzerinde düşünüldü mü? "Din" diye ne öğretiliyordu? Hiç sorgulandı mı?
Yine "din" bahsini açmayalım diyeceğim ama eğitimi dinin ayrılmaz parçası hâline getirdiler.
Rakamlara bakalım: Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nın (PISA) 2016 yılının sonuçlarına göre Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer alıyor. Önceki değerlendirmelere göre daha gerilerdeyiz.
Dünyaya gözümüzü kapatırsak nereye varacağımız belli.