Ecevit de neden icap etti?!
Recep T. Erdoğan, zaman zaman öyle sözler eder ki, niye ettiğini tartışır dururuz. Şimdi Bülent Ecevit dilinde... Bir ara, "Siyasî İslâmcılar"ın ezeli takıntısı "Lozan Antlaşması"nı, "başarısız" göstermek için diline dolamıştı. İçlerinde derin bir yarıdır Lozan... Kazısanız söküp atamazsınız. (Kazısanız atamayacağız bir başka yara da "Atatürk"tür. "Padişah mı, Atatürk mü?" tercihinde gönülleri daima "padişah"a yatar. Asıl İslâmcıların "padişah" ve "padişahlığı" sorgulamaları gerekir. Bir de "Türk" takıntıları vardır. "Türk" deyince irkiliverirler ama sosyolojik gerçeklerden de kaçamadıkları için, arada bir "Türk milleti" deyiverler. "Türk" takıntılarının hiç silinmeyeceğini Hilâl Kaplan nam hanıma itibar etmelerinden anlıyorsunuz. Bu hanım, üstelik HDP'in eş başı Selahattin'i referans göstererek "Türk bayrağı" adının değişmesini, "devlet bayrağı" olmasını istemişti. Girin dinleyin isterseniz! Her seferinde bunu hatırlatacağım!)
Ah!... Şartları, konjonktürü, tarihin akışını bir hesap edebilseler... Sebep-sonuç ilişkisi üzerinde biraz kafa yorabileler...
Söz sözü açıyor... Müftülerin nikâh kıyması için ısrarları... Şimdi insanlar müftülere gidenler ve gitmeyenler diye ayrılacak. Gidenler "Müslüman", gitmeyenler "kâfir" görülecek. Müftü nikâhını dinin rüknü gibi sunuyorlar; insanları tedirgin ediyorlar, şüphede bırakıyorlar. Hep sloganlarla yürümüşler, hep kaybetmişlerdir. Varsın kaybetsinler ama millete de kaybettiriyorlar.
Dersim'i de öyle dillerine dolamışlardı. Bu tür dolamalar anlayacakları dille söyleyeyim tefrikadır.
Ecevit'i kastederek, CHP'ye hitaben: "Bunların lideri poposunu tırabzana yaslamış ABD Başkanının önünde [Bill Clinton] dururdu." diyor ve ekliyor: "Artık el-pençe divan duran o eski Türkiye yok!". (Tabiî Ecevit öyle el-pençe divan falan durmadı!)
Nereden çıktı bu el-pençe divan durma meselesi?! Zaman zaman ABD başkanları karşısında, bizimkilerin duruşu tenkit edilmiştir. ABD'nin kültürü başka, bizim kültürümüz başka... R. T. Erdoğan, kaç ABD Başkanı ile görüştü, her seferinde, ABD'lilerin rahat oturuş ve duruşunu sergilediği söylenemez. Hususiyetle ayak ayak üstüne atma çabası bile acemiliğini hemen gösteriyor. Çünkü bizim kültürümüz başka...
Daha birkaç gün önce iki fotoğraf verdim: Hikmetyar koltukta, R. T. Erdoğan hemen yanında yerde oturuyor. Bizde koltukta oturmuşsun, yerde oturmuşsun aranmaz ki... Hikmetyar o sıra misafir üstelik. Asıl şunu cevaplaması lâzım... Başşehrin belediye başkanı R. T. Erdoğan'ın masasının ucunde el-pençe divan duruyor. Bu resmi de verdim. Böyle bir resmin servisi ne anlama geliyor?
Aşağıdaki, 1991'de alınmış fotoğrafta ABD Başkanı Bush gayet rahat... Ayak ayak üstüne atmış. Ama karşısında Başbakan Demirel ve Tansu Çiller, el-pençe divan. Bush'un karşısında ezildiklerini söylemek mümkün mü? Bizim kültürümüz böyle... (Fotoğrafı Hulusî Turgut'un "Barzani Olayı" kitabından aldım.)