'Düşünür'ü Hz. Ali Ahdnâme'si

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Bir İslâm düşünürü, ‘Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum’ demiş” dediğini dillerine doladılar.
Bu sözü söyleyenin Ali (r.a.) olduğunu herkes bilir. Kılıçdaroğlu’nun da bilmemesi mümkün değildir. Üstelik kendisi Ehl-i Beyit muhibbi bir aileden geliyor. Muhtemelen, o an ismi hatırlayamamış, “Bir İslâm düşünürü” demiş çıkmış. Sonra, bu sözünü te’vil yoluna gitti. Bir programda: “Ben Hz. Ali’yi önemli bir İslâm düşünürü olarak görüyor ve kabul ediyorum” dedi.
Hakikaten Hz. Ali hükemâdandır. (“Filozof” da diyebilirim ama, eski ülemâ “filozof”da biraz “zındıklık” sezer. Eski Yunan filozoflarına hürmetkâr olsalar bile, “filozof”u değil, “hakîm”i kullanmayı tercih ederler.)
“Hakîm” de, “hükemâ” da eskide kaldı. Bu kelimelerin yerini, ister istemez “ filozof”, “mütefekkir”, “düşünür” aldı. Bence “filozof” desen de mahzur yok, “düşünür” desen de... Kasıt ve niyet önemli.
Eskiler büyüklerin sözlerine “kelâm-ı kibar” demişlerdir. Hz. Ali’nin sözleri de kelâm-ı kibar çerçevesinde değerlendirilir.
Hz. Ali’nin tespit edilebilen 239 hutbe, 79 mektup ve 480 hikmetli sözü “Nehcü’l-Belâga”da toplanmıştır. Hakikaten hepsi onun sözleri, hutbeleri, mektupları mı? Bu yüzyıllardır tartışılmıştır.
Şîa’nın zaman zaman ipin ucunu kaçırdığı olmuştur. İpun ucunu kaçırma “aşırı taraftarlığın” şiarındandır, deyip geçelim ve asıl meselemize dönelim...
Hz. Ali’nin Mâlik bin el-Eşter’e yazdığı rivayet edilen bir mektup vardır.
656 yılında Cemel Vak’asından sonra Şam’ı (Suriye’yi) itaat altına almak isteyen Hz. Ali, Irak’ın ikinci önemli şehri Kûfe’yi hükûmet merkezi yapmış, ömrünün sonuna kadar Medine’ye dönmemiştir. 657 yılında, Sıffîn Savaşından sonra, çok önemsediği Mısır valiliğine Mâlik bin el-Eşter’i tayin etmiştir.
Hz. Ali, Mâlik el-Eşter’e, “Ahdnâme” olarak bilinen bir mektup yazarak dînî hayat, idarî işler, sosyal hayat, iktisat ve ekonomi, mâlî işler, adlî uygulamalar ve askerî işler hakkında tavsiyelerde bulunmuştur.
İsterdim ki, Ahdnâme’nin tamamını bu köşede vereyim... Yeri geldikçe yine veririm. Şimdi zamanımıza uygun Eşter’e tavsiye ettiği şu konuyu buraya
alıyorum:
“İnsanlar arasında zâlime zulmünde, günahkâra cürmünde yardım etmeyen hayırlı kişiler bulmalısın. Allah şöyle buyurur: “İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın.” [Mâide, 5/2] Bunların yükü daha hafif, sağlayacakları yardımlar daha çoktur. Sana besledikleri sevgi daha gerçek, senin dışındakiler ile ilişkileri daha azdır. Bu gibileri hem özel hem de genel meclislerinde kendine yakın tutmalısın. Bunlar arasından öylesini bul ki, acı gerçekleri sana rahat bir şekilde söyleyebilsin...
Bence bütün siyasîler Hz. Ali’nin bu Ahdnâme’sini ezberler gibi okusunlar, hatta tamamını odalarına assınlar..
Kemal Bey, “düşünür” Hz. Ali’yi ruhuna sindirirse, bilin ki, dosdoğru bir yoldadır!

Yazarın Diğer Yazıları