Dolarda son yirmi yılın en yıkıcı 4. dalgası
Dolar/TL''nin tarihine baktığımızda dört ana dalga ve bu dalgaların iktisadi gerekçeleri ile karşılaşıyoruz.
Birinci dalga: Amerika''da 2008 yılında başlayıp tüm dünyaya yayılan ''konut krizi'' etkisi ile Türkiye''de kur 1,1''den 1,8''e çıktı.
İkinci dalga: 2013 yılında FED Başkanı Bernanke''nin ilanı sonrası kriz döneminde basılan paraların geri çekilmesi ile küresel likiditenin azalmasına bağlı olarak, 2013''de 1,8 olan kurun, 2018 Brunson Şoku ile 7,21 olduğu aralıktır.
Bu beş yıllık süreçte dışa bağlı sanayi yükselen kurla her gün adım adım gerilemiş, en sonunda kırılgan yapı Brunson Şoku ile iyice gün yüzüne çıkmıştır.
Üçüncü Dalga: 2019''da Brunson Şoku sonrası toparlanmaya çalışan, özde değil sözde reformlarla yatırımcı güvenini kaybeden, dış politik hatalarla ülkenin çıkmaza girmesiyle 5,2''den 8,5''e çıkan kur.
Dördüncü Dalga: Boşa çıkan reform paketleri ile yapısal bozukluğun (ithalatçı üretim) doruk noktasına ulaşması, Naci Ağbal''ın görevden alınarak tek adam yönetiminin tescili, salgın nedeni ile bir yıl gibi kısa sürede ABD''nin 3,5 trilyon dolarlık parasal genişlemesine bağlı enflasyonun ortaya çıkması, artan enflasyonun da faiz oranlarını yukarı çekerek küresel alanda dolarların ana vatanına, yani yüksek faizli Amerikan tahvillerine kayması son dalgayı başlatmıştır.
Bu noktada dördüncü dalganın neden en yıkıcı dalga olduğunu detaylandıralım, iki gerekçemiz var:
1- Türkiye ne yazık ki ''güneşli günlerde çatısını tamir etmemiş'' yağmurlara yakalanmıştır. Özellikle 2013 yılından itibaren o çok değerli 7 yıl ithalatçı sistemi değiştirmek adına kullanılmamıştır. Bize bir şey olmaz, basarız krediyi ekonomiyi ayağa kaldırırız düşüncesi borç dağları yaratmış, Merkez dahil ülkedeki bütün rezervleri bitirmiş, eksiye çevirmiştir.
Öfkenin bir siyasi dil olarak kullanılması iç ve dışta sorunlar yaratmış, ekonomideki yapısal bozukluklarla birleşen bu durum ülkeye olan güveni bitirmiştir. Güvenin bitişi ile Türkiye''nin ihtiyacı olan yatırımlar için gerekli dış sermaye gelmemiş, hatta mevcut da kaçmıştır. Bütün bu olanlar kuru yukarı çekmeye başlamış, yükselen kur dış girdi bağı ile sanayiyi zehirlemiş, ölüm sarmalı başlamıştır.
2- Yapısal sorunlara ek olarak gelen ''Pandemi'' Türk kamu maliyesini bozmuştur. Ama en önemli etkisi Amerika''nın krizden çıkış için uyguladığı genişlemeci politikalar sonucunda (para basıp piyasaya vermesi) ABD''de enflasyonun sert bir şekilde yukarı gitmesi olmuştur.
Bu riski siz okurlarımıza daha önceki yazılarımızda anlatmıştık. Amerika''nın bastığı paraların yarattığı enflasyon artık resmen tescil edilmiştir. Bakın haberlerde konu nasıl yer aldı:
"ABD''de Nisan ayında tüketici fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,2 arttı. Ekonomistlerin beklentisi Nisan ayında ülkede enflasyonun yüzde 3,6 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. Veriler yıllık bazda ABD''de enflasyonun 2008''den bu yana en yüksek seviyeye çıktığını gösterdi."
Enflasyonun artması etkisini hemen Amerikan tahvillerinde yükseliş olarak gösterdi. 5 yıllık faizler 0,80''den 0,87''ye tırmandı. Türkiye''de kur 8,50''ye vurdu.
Dışa bağlı Türk ekonomisi için en yıkıcı dalga da böylece başlamış oldu. Çünkü Amerikan Merkez Bankası enflasyonla mücadele etmeye başlayacak. Bunu FED Başkan Yardımcısı Richard Clarida''nın beyanatlarından anlıyoruz. Clarida enflasyonu kontrol etmek için adım atmaktan geri durmayacaklarını açıkladı.
ABD yoğun aşılama yapıyor böylece salgın azaldıkça basılan para enflasyonu düşürmek için geri çekilecek. Bunun için de faizler artacak, tahvil alım programı bitirilecek, fiziki olarak para çekilecek. İşte başlayan bu süreçte rezervleri bitik, içinde kutuplaşmış, ekonomik modeli yanlış Türkiye için kurda en yıkıcı dalga da yükselen dolar/TL olup vatandaşa vurmaya başlayacak…
Tayyip Bey neden başaramayacak?
Güzel para vurdular!
Kemalist dış politika ve üretim devrimi
Ekonomide en kritik dönemeç
Moody’s not karar analizi
Türkiye’ye dolar desteği…
Faiz indirimleri geliyor!
Yunus Arıkan
Sayın Cemal Enginyurt söyleminde haklı galiba!
Coşkun ÇOKYİĞİT
Dede Korkut’u bilmek!
Ahmet B. ERCİLASUN
Nail Tan
Mehmet YARDIMCI
Öğretmen oldum daha ne olayım
Mehmet Şahincileroğlu
‘Kızılcık Şerbeti’nde ‘Atatürk’ ve ‘kadın’
Dr. Fatma ÇELİK
Siyasi baskının yoğunlaşması
Esfender KORKMAZ
Dünya’da ve Türkiye’de resesyon olur mu?
İsmail TÜRK
Milliyetçilik, şimdi
Ramazan Akgün
Adalet yürüyüşü ve Kemal Kılıçdaroğlu
Ahmet GÜRSOY
Göstergelere bakarak dava profili