Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Dolarda 9,37 tehlikesi artıyor!

Eğer dolar/TL 8 seviyesi üzerine çıkmışsa ve bunu nasıl indireceğiz diyorsanız önce bu işin temelinde yatan gerekçeleri çok net ortaya koymak gerekir. Maddeler halinde sıralayalım, sonra neden 9,37 tehlikesi artıyor ona cevap verelim.

1-Merkez Bankası faizleri sabit tutarak TL'yi adeta kıtır kıtır kesip doğramıştır. Elbette ki, faiz berbat bir durumdur. Faiz lobisinin temsilcisi değiliz ancak ihracatı artıramayan bir ülke kısa vadede kurları kontrol etmek için faizleri artırmak zorundadır. Enflasyon ve faiz arasındaki makasın açılması Liraya büyük kötülük olmuştur. Faiz denilen rezaleti kısa vadede çözüm gibi yazmak zorunda kaldıysak, denize düşen yılana sarılacaksa, bunun sorumlusu biz değiliz, yöneticilerdir.

2-Dış politikada verilen mesajlar ölçüsüzdür. Önce Körfez Bölgesi ile zıtlaşma, sonra bunun Avrupa'ya taşınması son derece talihsiz gelişmelerdir. Avrupa Türk ihracatının neredeyse yarısının yapıldığı bir pazardır. Özellikle Fransa ile yaptığımız ticarette son üç yıldır fazla verdiğimiz unutulmamalıdır.

Fransız mallarına boykot çağrısı yaparken, Bursa'da bir dünya devi olan OYAK-Renault'da potaya girdiğinde aslında kendi üretim kapasitemize büyük kötülük yaptığımızın farkında değil miyiz? Türkiye'de konuşlanmış binlerce Fransız firması vardır. Bunlar aş ve iş sağlamaktadırlar.

Türk'ün milli çıkarlarını korumanın yolu çevremizde düşmanlar yaratarak değil, aziz milletimizin büyük gücüne dayanarak, sulh ile ihtilafları lehimize sonuçlandırarak olmalıdır. Bu da imkansız değildir.

İçeride seçmenlerinizi bir arada tutmak için tüm dünyaya sert mesajlar verirseniz bunun doğal sonucu olarak ihracatınız azalır. Nitekim konuştuğumuz ihracatçılar önümüzdeki aylarda sipariş düşüşleri olduğunu belirtmektedirler. İhracat gelirlerinin azalışı rezervlerin ekside kalmasını, piyasada dolar kıtlığı olmasını ve sonuç olarak kurların yukarı çıkmasına neden olmaktadır.

3-Yapılmamakta ısrar edilen eğitim, hukuk ve ekonomi reformları Türk ekonomisini sadece 'tüketen' üretkenlikten uzak bir duruma düşürmüştür.

Elin parası ile sahte bir cennet kurulmuş, toplum lükse alıştırılmıştır. Bu işin doğal sonucu olarak 18 yılda devletin borcu 7'ye katlanmıştır. 2002 yılında 243 milyar TL olan kamu borcu, Eylül 2020'de 1 trilyon 863 milyar TL'ye çıkmıştır.

Adalete duyulan güvenin de artırılması gereklidir. Korku ile gözdağı ile karşılaşan insanlar Türkiye'den sermayelerini çıkarmaya devam etmektedir. Anılan durum Merkez Bankası menkul kıymet istatistiklerinde rahatça görülmektedir.

Çözüm nedir?

Çözüm konusunda Sakarya Üniversitesi'nden kalkınma ekonomisi konusunda uzman Prof.Dr. Tahsin Bakırtaş hocamız şunu söylüyor: 'Yeni bir toplumsal sözleşme ile tüm milletin birleşip, ayrılıklarını geride bırakarak bir yol haritası çizmesi şart olmuştur.'

Türkiye artık bir karar vermelidir. Ne olacağız? Demokratik bir devlet mi, otokratik mi? Doğulu mu, batılı mı? Tarım mı, sanayi mi yoksa her ikisi de mi?

İzmir İktisat kongresi işte tam da bu nedenle geçmişte toplanmıştır. Rüzgardaki yaprak misali savrulan bir ekonomi ve devlet olur mu?

Tehlike nedir?

Dışa bağlı üretim sistemi varken artan kur sefalet getirecektir. Girdi maliyetleri artışı enflasyona, o da krizin artarak devam etmesine neden olacaktır.

Kurun ne yazık ki daha da artma tehlikesi vardır. Bakınız ileri tarihli kur hesabı yaparken bir yöntem de şudur: İki ülke arasındaki enflasyon farkını alır, bu rakamı spot kurla çarpıp, artış rakamını bulursunuz.

Spot kurun 8,15 ve önümüzdeki dönemde Türkiye enflasyonunun %17, ABD enflasyonunun %2 olması varsayımı altında,

17-2=15 demek ki TL en az %15 değer kaybedecektir. O zaman 8,15x0,15=1,22 8,15+1,22=9,37 kur düzeyine ulaşmak mümkün olabilir.

Buna bir de dış politik riskler (CAATSA, Akdeniz, Suriye, İhraç pazarları daralması v.b) eklenirse ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuz anlaşılabilir.

Bu nedenle ekonomi yönetimi acil olarak reform paketlerini açıklamalı, tüm dünyanın önüne Türkiye ile ilgili yeni bir hikaye koymalıdır. Bu sürede fonlama için kaynak bulunmalı, bu kaynak ise yandaşlara değil verimli alanlara aktarılmalıdır.

Unutulmaması gereken, binlerce yıllık gelenekleri olan devletimizin isterse her tür sorunu çözecek imkân ve kabiliyetinin olduğudur. Zaman bu imkân ve kabiliyeti harekete geçirme zamanıdır.

YASAL UYARI: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan ve hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte olmayan içerik, yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları