Almanya’da bir Türk “dogmatik Osmanlı kültür kökeni”ne bağlı olduğu için mahpusluğu tecil edilmemiş.
Kısaca şunu demek istemişler:
“Sen Türk’sün, tahliye edilemezsin!”
“Dogma”, Latince bir kelimedir. Baskıyla kabul ettirilen ve her türlü tenkidin üstünde tutulan fikirdir. Kısaca “kör inanç” diyebiliriz.
Bu mahkûmiyet meselesi Avrupa’nın Türk’e bakışını bariz bir şekilde gösteriyor.
Önce hâdiseyi hatırlayalım:
Almanya’da, Aşağı Saksonya’nın Oldenburg kasabasında yaşayan İhsan Öner, 2002’de bir dükkân açmış. Öner, 2005 yılında, kendisine 4 bin euro borcu olan sabıkalı bir Alman’ı, parasını almak için silâhla tehdit etmiş. Sonra kendisi gidip teslim olmuş.
Aralık 2005’te “adam kaçırma ve rehin alma”dan yedi yıl hapis cezasına çarptırılmış.
Bu tarihten beri Lingen Cezaevi’nde yatan Öner, cezalarının üçte ikisini çeken mahkûmlara tanınan tecil hakkından faydalanmak için mahkemeye başvurmuş. Mahkeme de, bilirkişiden Öner’in gelecekte de toplum için tehlike teşkil edip etmediği konusunda rapor istemiş. Bilirkişi, “Bağlı olduğu dogmatik Osmanlı kültür kökeninden kaynaklanan tehlikeli kişilik yapısı” bulunduğu kararına varmış! Tabiî Türk, mahpushanede kalmaya devam...
Sadece İhsan Öner mahkûm edilmiyor, onun şahsında geçmişten geleceğe bütün Türk milleti mahkûm ediliyor.
Bu rapor bir içtihat artık... Bütün Türkler, “dogmatik Osmanlı kültür kökeni” nden geldiklerinden dolayı tehlikelidir.
Hatta yedi Türk ve bir Yunan’ı öldüren yeni Naziler de Alman “bilirkişi” nin raporuyla ceza almaktan kurtulurlar. Çünkü öldürülen Türkler (Yunan da ne de olsa Osmanlı kültür dairesi içindeydi!) “dogmatik Osmanlı kültür kökeni”nden dolayı tehlikeli kişiliğe sahiptiler ve her an “suç” işleyebilirlerdi!
Hürriyet gazetesinin muhabiri, hapisteki İhsan Öner’le konuşmuş. Öner, şunları söylemiş:
“Raporu okuyunca şoke oldum. Alman mahkûmların tahliye dilekçeleri de çok ender de olsa reddedilebiliyor. Ama hiç birinde ’bağlı olduğu Alman kültüründen kaynaklanan tehlikeden’ bahsedilmiyor. Alman mahkumların talepleri ’agresif kişilik’, ’uyuşturucu bağımlılığı’ve ’bozuk aile düzeni’ gerekçeleriyle geri çevrilirken, benim etnik kökenimin gerekçe gösterilmesini ırkçılık olarak görüyorum. ’Osmanlı kökeninden olmak’ toplum için tehlikeyse, hepimizi içeri atsınlar. Bir insanın tehlikeli olup olmadığı ne zamandan beri etnik kökeni veya kültürüyle ölçülüyor? Hem ’Osmanlı’ne demek? Ben Türkiye vatandaşıyım.”
Adam haksız mı?
Almanya’da Hitler’in gölgeleri dolaşıyor.
Hitler’in akıl almaz fikirlerini hayata geçirirken neden hiç zorlanmadığını bu rapor göstermiyor mu?!
Almanların genel kanaatini ortaya koyan bir rapor... Sadece Almanlar diyemeyiz, Avrupa’nın fikir haritası bu raporla ortaya çıkıyor. İşte İsviçre’deki, Fransa’daki rezalet...
***
Fransa’da Ermenileri kestiğimiz, soykırıma uğrattığımız iddiası 2001 yılında Fransa Parlamentosunda kabul görmüş, şimdi sıra “kabul” gören fikrin karşısındakilerin cezalandırılmasına gelmişti.
Mesele her zaman başımızı ağrıtacak... Hastalıklı ruhların ikide bir bunu karşımıza dikmelerinin önünü kesmeli, meseleyi kökten halletmeliyiz.
Asıl dogmatizm işte budur.
Asıl ırkçılık işte budur.
Şunu bir anlamalıyız... Hukukî yolları deneyelim... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ne karar verecek?
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek İsviçre’de muhakeme edilmiş, “Soykırım yoktur” dediği için ceza kesilmişti. O da davayı AİHM’e taşımıştı. Yıllar oldu... Bugün yarın artık kararın çıkması lâzım.
(Perinçek’in nasıl savunma yaptığına bizzat şahidim. Lozan’da bütün dünyanın önünde İsviçrelilerin rezilliğini yerden yere vurmuştu. İkimiz çok ayrı dünyanın insanıyız ama hakkını teslim etmeliyim, bütün Türklerin yüzünü ağartan böyle bir savunmayı herkes yapamazdı.)
AİHM’in vereceği Perinçek kararı son derece önemli. Fransa’yı da bağlayacak bir karar.
Avrupa’nın Türk düşmanlığını izale etmeliyiz.
İki mesele karşımızda...
“Dogmatik Osmanlı kültür kökeni” raporunu yazan “bilirkişi” ve bu karara uyan mahkemenin üyeleri de bu konuda aydınlatılmalıdır. İhsan Öner’in davası artık hepimizin davasıdır. Hükûmet, Öner’in AİHM’e gitmesine destek vermelidir.
