Dizilerin çıplaklığı

Ekranlardaki diziler illallah dedirtiyor. Çıplaklık esas... Hayatın akışında böyle çıplaklık var mı? Hiç olmayacak yerde sınırsız mini etek!... Göğüsler fora! Sokakta kaç kişide bunu görebilirsiniz? Sokakta aynı, evde aile içinde aynı... Baba mı var, dede mi, var, abi mi var; kayınpeder mi var, kayın mı var... Hiçbirinin umurunda değil. Kimsede böyle hayat tarzı yok. Olamaz da... Niye ekranlardan çıplaklık fışkırtılıyor? Belli ki, böyle reyting yakaladıklarını düşünüyorlar. Ama halkın nasıl ifsat edildiği, hayat düzenlerin nasıl bozulduğu, olmayacak şeylere nasıl alıştırmak istendiği akla getirilmiyor.

Müptezellikte varılacak yer neyse, dizilerde de o.

Bir de öğrenci dizileri furyası başladı. Öyle öğrencilik olabilir mi? Hoca sürekli aşağılanıyor. Kızlar sürekli erkek peşinde... Kıskançlıklar tavan yapmış. Her karşılaştıklarında kavga... Böyle öğrencilik nerede görülmüş?!

İki dizi dikkatimi çekmişti. Bir iki sefer göz atmıştım. İkisini de birbirine karıştırdım. Hangisi hangisiydi bilemedim. Rezilliklerini yazacaktım. Benim yazacaklarımı bir başka köşede okudum:

"... İki televizyon kanalında başlayan yaz dizileri var ki bu sürekliliğe uzun süre içerik sağlayacak sakıncalar zinciriyle ekranlara geliyor. Her iki dizi de gençlerin zihinlerini işgal etmek ve onları akran zorbalığına, şiddete özendirmek için özel çekilmişler sanki.

Star''da yayınlanan ''Duy Beni'' ve Fox''ta başlayan ''Tozlu Yaka'' isimli dizilerden bahsediyorum. Her ikisi de liseli öğrenci dizisi ve okullarda geçiyor. Çok sayıda anne babadan gelen mesajlardan sonra bakma gereği duydum.

Duy Beni adlı dizinin ilk 7 dakikasında mideme kramplar girdi. Okuldaki kız öğrenciler başka bir kız öğrenciye şiddetin her türlüsünü uyguladılar. Bu anları kayda alıp sosyal medyada paylaştılar ve tüm okul olan biteni izlemekle yetindi. Öğrenciler, bir açığını yakaladıkları öğretmenlerine istedikleri her şeyi yaptırıyor, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorlar. Zaten dizideki; cinayet, şiddet, taciz, akran zorbalığı, tehdit, şantaj, intihara teşebbüs, intihara özendirme ve aileye başkaldırma sahneleri de kumpas kurulan öğretmenin, öğrencilerinden aldığı sürat yapma talimatını uygularken bir kıza çarpıp kaçmasıyla başlıyor.

FOX TV''deki Tozlu Yaka isimli dizi de kolejde geçiyor. Daha ilk bölümünde, bir kız öğrencinin erkek öğrenciler tarafından taciz edilmesine şahitlik eden, burslu ve fakir öğrencinin intihar etmesiyle başlıyor. ''İntihar'' diyorlar ama kolejdeki tacizci ve zengin çocuklar dövüp okulun çatısından atıyorlar. Bu dizide ayrıca uyku ilacı da olsa madde kullanımına özendirme var." (Ersin Çelik, "İki kanaldaki liseli dizilerinden suç akıyor: Ekran zorbalığı", (Yeni Şafak, 5 Ağustos 2022)

Ersin Çelik, yine benim aklımdakini yazmış: "Zengin, ultra zengin ya da imkanları el vermeyen hiçbir anne babanın, evlatlarının eğitim almasını asla istemeyeceği okulların, sınıf ortamlarının canlandırıldığı diziler bunlar."

Hiçbir yerde böyle okullar olmaz. Olmayınca varmış gibi gösteremezsin.

TRT dizilerinin belli seviyeyi koruduğunu söylemeliyim.

Çocuklar okula niye gönderilir? İyi bir eğitim alsın, ahlâklı, kültürlü, hatır bilir yetişsinler diye...

Hiç kimse bu tür dizileri savunamaz. Hiç kimse dilediğim gibi senaryo yazarım, dilediğim gibi oynatırım diyemez. O zaman eğitimin bir manası kalmaz.

Kötülükler bir tarafa, sırf çıplaklığı öne çıkarmak için diziler çekiliyor. Çıplaklık olağanlaştırılıyor. Olağanlaştırma hayata aksediyor. Meselâ; ODTÜ''de bazı kız öğrenciler bedenlerini sergileyerek sözüm ona eğitim için para topluyorlar. Buna da "özgürlük" diyorlar.

Geldiğimiz yere bakın!

Dizilerde dil meselesi ayrı. Ara ara giriyorum. Bütün diziler konuları gibi, dil kullanmada birbirinden kopya. Kalıp cümleler uysun uymasın hiç değişmiyor. Çoğu dizilerde karakterlerin adları bile aynı. İnsan üretici olmalı.

Fabrikasyon dizilerle nereye kadar?

Yazarın Diğer Yazıları