Diyanet Alevîliği ancak Kur'ân ölçüleri içinde bünyesine alabilir
Alevîlik meselesi açılınca, Alevîler bir bütün görülerek tartışılıyor ve Diyanet''in veya bir başka resmî kanalın tanıyacağı imkân bütün Alevîlere teşmil ediliyor.
Şunu sormak lâzım… Sünnîler adına konuşan bir ateist duydunuz mu? Ama Alevîler adına konuşan ateistler var.
İstanbul''da cem evine ilk girdiğimde, cem evinin dedesiyle görüşmemde dede Alevîler adına konuşan ateistlerden şikâyet ediyordu. Hem de en ağır sözlerle. Daha önce bir dedeyle görüşmemi vermiştim. (Bkz. "Ne Alevîlik ne Sünnîlik istismar edilsin!", Yeniçağ, 15 Kasım 2021)
Soyadı kanundan önce "Mimar Hikmet" imzasını kullanan Hikmet Koyunoğlu (1888-1982)''dur. Ankara''daki Etnoğrafya Müzesi''nin ve eski Türk Ocağı binasının mimarıdır. Türk Yurdu dergisinde yazmıştır. "Bektaşîlik ve Son Bektaşîler" makalesinde, 1924''te bir bina yapmak için kaldığı Hacıbektaş''ta gördüklerini, işittiklerini aktarır. (Mimar Hikmet, "Bektaşîlik ve Son Bektaşîler", Türk Yurdu, C. 7, 1928, yeni yayını: Dr. Arslan Tekin - Dr. Zeki İzgöer, C. 13, 2001, s. 309-319) Bektaşî babalarıyla birliktedir. Dönemi aydınlatacak müşahedelerdir. İsterdim ki, burada anekdotları vereyim. Yerimiz dar. Tekkeler ve zaviyelerin neden kapatıldığını bir işaretini o adekdotlarda görebilirsiniz.
Dr. Necdet Subaşı, Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme biriminin başkanlığını yaptığı sıra "Aleviler ''Diyanet''in bütün derdi Alevileri Sünnileştirmek'' diye de yakınıyorlar. Ve Diyanet''i ''Alevi köylerine cami yapmakla'' eleştiriyorlar..." sorusuna "Diyanet''in toplumun dini konusunda Kuran ve sünnetle belirlenmiş ihtiyaçları karşılamak gibi bir sorumluluğu var. Namaz ne zamandan beri Sünnilikle eşleşmiş bir ibadettir? Yani Sünniliğin pratiği midir namaz? Namaz Kuran ve sünnetin ön gördüğü bir ibadettir. İslam''ın temel ibadetidir. Siz bir takım ibadetleri bir mezhep ile özdeşleştirirseniz bu tarafları karşılıklı olarak yaralar. Ben mesela Sünni olduğum için mi namaz kılıyorum? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?" cevabın veriyor.
Namaz buyruğu Kur''ân''da varsa, kim Müslümanım diyorsa onu kabul eder. Bunun Sünnîsi Alevîsi olmaz, demeye getiriyor.
Sözü R. T. Erdoğan''a bırakıyorum. Hacı Bektaş-ı Velî''yi anma toplantısında yaptığı konuşmanın tamamen Sünnî çizgide olduğunu belirtmiştim. Alevîlerin beklentilerine nasıl cevap verileceğini konuşmasının şu son cümlelerinde okuyabilirsiniz:
"Alevî-Bektaşî toplumunu İslâm''dan kopartmaya çalışarak atılan ilk adımın devamı, insanlarımızı birbirine düşman etmek olacaktır. Nitekim bu yönde sergilenen oyunun, provokasyonun örneklerini her gün takip ediyoruz. İnşallah birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, müştereklerimize daha sıkı sahip çıkarak bu sinsi ve alçak oyunu hep birlikte bozacağız. ''Bu kapı sevgi, barış, kardeşlik, muhabbet kapısıdır'' diyerek, Hacı Bektaş-ı Velî irfanı etrafında bir araya gelen herkese şükranlarımı sunuyorum. Unutmayalım ki muhabbetten Muhammed oldu hâsıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?"
"Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl / Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?" bir beyit. Söyleyeni "Lâedrî" olarak geçer. Yani söyleyen bilinmiyor.
R.T. Erdoğan''ın Sünnî kanala akış sağladığı çok açık.
Bu iktidar, her şeyine karşı olsa da din meselesinde Mustafa Kemal''i takip edecek, kendisini öyle kurtaracaktır. Diyanet İşleri Bakanlığı varsa, kim olursan ol, sen de o çatının altındasın!
Prof. Dr. M. Saim Yeprem''in, DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Başkan Vekili''yken, "Diyanet İşleri Başkanlığı Alevîlik ve Bektaşîlik tartışılırken nerede duruyor?" soruma cevabından ileride bahsedeceğim. (Uzun cevabı, "Alevîler ve Bektaşîler Arasında" kitabımızda yer alıyor.)