Diplomasi denenseymiş!

Suriye'ye yeni harekâta dair kimileri yazıyor... Önce diplomatik yollar denenmeliydi...

Savaşa girmişiz, diplomatik yollardan bahsediyorlar.

Elbette önce diplomasi. Ya sizi oyalarlarsa, yokuşa sürerlerse, seni silahtan başka çare bırakmazlarsa...

Savaşa girmek... Hele şu zamanda... Son derece riskli... Türkiye sıkıştırılıyorsa ne yapacağız?

Önce diplomasi diyenler ikiye ayrılıyor: PKK'yı açıktan savunamayanlar ama gönülleri bölücülerle birlikte olanlar "diplomasi" argumanının ardından saldırıya geçiyorlar. Yürekleri PKK sevgisiyle kabaranlar, geçmişte Marxist hareketlerinde netice alamamanın ezikliğiyle, kendilerini avutma bahaneleri arayanlar "Diplomatik yollar tıkanmadı." gibi laflar ediyorlar. Liberal/entel kisvesine bürünmüş, bu eski marxsistler ve onların muakkipleri (ardından gidenleri) birtakım "satkın" kuruluşlar vasıtasıyla kâh bildiri yayınlıyorlar, kâh, tivit atıyorlar.

İkinci grup ise; dün de bahsettim, kendilerini "liberal/entel" sınıfına kabul buyurmaları için yanıp tutuşan sağ kategorideki zavallılar!

Bunlardan ayrı bir grup daha var... Ne olursa olsun AK Parti çökmelidir, diyenler...

Arkadaş! Bu köşenin yazarının yazdıklarını geçmişe doğru incele... AK Parti'nin ülkeye verdiği zararı, İslâm'ı tekellerine alarak, halka Cahiliye Dönemi'ni nasıl yaşattığını, bunlar yüzünden insanların nasıl dinden çıkacak hâle geldiğini, bölücülerle nasıl kol kola girdiğini, ülkenin nasıl soyulduğunu en ağır cümlelerle yazageldiğimizi görürsünüz.

Bu müdahale Türkiye için. Birlik olmak zorundayız. Halk, 1974 Kıbrıs Harekâtı heyecanını yaşıyor. İnsanlarımız müdahalenin zaruretinin farkındalar.

Müzmin AK Partililer, müdahaledeki başarıyı partileri için kullanmaya kalkarlar; muhalifleri, kendilerine oy vermeyecekleri yine "düşman" diye vasıflandırırlarsa, karşısına bizim dikileceğimizden hiç şüpheniz olmasın.

İzmir Barosu, "Savaş bitsin!" bildirisi yayınlamış. Sanki savaşı başlatan Türkiye… Sanki keyfince hareket ediyor. Bildiriden:

"Savaş insan onurunun, temel hak ve özgürlüklerin yok edilmesi, yıkım, açlık, sefalet demektir. Savaş, insanlığın geçmişten bugüne biriktirdiği maddi ve manevi değerlerin tahrip edilmesi demektir. / Kuzey Suriye harekatının ilk gününde yaşamlarını yitiren şehitlerimiz ve siviller, savaşın ölüm, acı ve yıkımdan başka bir şey getirmeyeceğini ortaya koymaktadır."

İzmir Barosu yönetimi! Ya Türkiye müdahale etmeseydi başımıza ne gelecekti?! Kaç gündür bunu yazıyoruz.

Hendek müdahalesinde de, bölücülerin iç uzantılarına sık sık dikkati çekmiştim.

Mustafa Kemal "Asıl olan dâhilî cephedir" der:

"Asıl olan dâhilî cep­he­dir. Bu cep­he bü­tün mem­le­ke­tin, bü­tün mil­le­tin vü­cu­da ge­tir­di­ği cep­he­dir. Zâhirî cep­he, doğ­ru­dan doğ­ru­ya or­du­nun düş­man kar­şı­sın­da­ki müsellah cep­he­si­dir. Bu cep­he; te­zel­zül, te­bed­dül ede­bi­lir; mağ­lûp ola­bi­lir. Fakat, bu hâl, hiç­bir va­kit bir mem­le­ke­ti, bir mil­le­ti mah­ve­de­mez. Mü­him olan, mem­le­ke­ti te­me­lin­den yı­kan, mil­le­ti esir et­ti­ren dâhilî cep­he­nin sukutu­dur. Bu ha­ki­ka­te biz­den zi­ya­de vâ­kıf olan düş­man­lar, bu cep­he­mi­zi yık­mak için asır­lar­ca ça­lış­mış­lar ve ça­lış­mak­ta­dır­lar. Bu­gü­ne ka­dar mu­vaf­fak da ol­muş­lar­dır. Fil­ha­ki­ka "ka­le­yi için­den al­mak" dı­şın­dan al­mak­tan çok ko­lay­dır. Bu mak­sat­la şa­hıs­la­rı­mı­za ka­dar te­ma­sa ge­le­bi­len müfsid mik­rop­la­rın, va­sı­ta­la­rın mev­cu­di­ye­ti­ni id­dia et­mek câiz­dir." (Nutuk, 1927, s. 462).

Üstüne söylenecek bir söz var mı?

Yazarın Diğer Yazıları