Diplomalı işsizliğin nedeni

Eğitimi sadece karneye yansıyan notlar ve bu notları da başarı ya da başarısızlık göstergesi olarak görenlerin sayısı oldukça fazla. Peki, nasıl bakmamız gerekiyor?

Süreç olarak eğitim yönelimine bakmamız gerekiyor.

Ne demek bu?

Bütün işleyişe bakmak demek.

Eğitimin asıl işlevi, bireyi geliştirmek kadar toplumsal kalkınmayı sağlamaktır. Üzülerek söylemeliyiz ki, AKP iktidarlarında eğitim, kalkınma amaçlı olmaktan çıkarılmış, devleti/toplumu dönüştürme aracı haline getirilmiştir.

Bu yönüyle eğitim, iktidar elitlerinin, kendi amaçladıkları ideolojik toplumu yaratmak için kullanacakları koşullu bir araçtır. İki de bir imam-hatip açmanın başka ne mantığı var?

Efendim dini bilgisi yüksen insanlar yetiştirmek istiyorlar.

Değil.

Öğretim programlarında yapılan değişikliklerle neredeyse okul öncesinden itibaren din eğitimi tüm okul kademelerinde veriliyor zaten. Dolayısı ile amaç din, diyanet meselesi değil. Amaç, "ılımlı İslam devleti" yurttaşı yetiştirmek.

Atatürk'ün sık sık eleştirilmesinin nedeni de bu. Hakaret edilmesine rağmen sessiz kalınmasının nedeni de bu. Çünkü yeni devlet projesinde Atatürk, başat bir belirleyici ve önder olmayacak. Sadece tarihsel kişiliği ile tıpkı kendisinden öncekiler gibi yerini alacak.

Pasifleştirilecek.

Kim ne derse desin Türkiye'nin dönüştürülmesi esaslı bir proje. Uygulaması zamana yayılmış, yavaş (tedrici), ürkütmeden hesaplıca ilerlemek üzerine kurulu.

Türkiye'de vesayeti kırmak için orduya kumpas kurulmasının, yargıya yapılan müdahalelerin ve topyekûn medyanın iktidar yandaşlarının kontrolüne alınmasının gerisinde yatan şey, öncelikle devleti ele geçirmekti.

İşte bu sebeple asıl dönüştürücü kurum olan eğitim yolundan saptırılıyor. Sık sık değişime uğruyor. Çünkü yeni düzenin kalıcılığının sağlanması buna bağlı.

Bu sebeple eğitim, ekonominin istediği işgücünü yetiştirse bile, ekonomi tarafından işgücü yaratılmadığı için okuldan mezun olanlar iş bulamıyor. Çünkü amaç ta en başından beri bunun üzerine kurulu.

Hatırlayın İMF günlerini. Beraberinde gelen Derviş ekonomisini.

Ne üzerine kuruluydu?

Borçlanmak ve borçlandıktan sonra tüketmek. İnsanlar alabiliyor, aldıkça da mutlu oluyordu.

Sanayileşmek ve üretmek ise kesinlikle amaç dışıydı.

AKP, yıllarca bunu uyguluyor. Gerekçe olarak da piyasa ekonomisini gösteriyor. "Devlet piyasalara müdahale etmez. Fabrika kurmaz" diyor.

Ne kurar devlet?

Rant ekonomisi mi?

İnşaat nema düzeni mi?

Uygulananlara bakılırsa öyle. Nitekim bugüne kadar iktidar gücüyle herkesi nemalandırıyor, nemalandırdıkça her seçimi kazanıyordu. Ancak gelinen noktada hem eğitim düzeni ve hem de ekonomi düzeni çöktü. Üstelik kendilerinden üç farklı siyasi grup çıktı ve rakip haline geldi. Şimdi İMF ile ilgili olarak ayrılanları suçluyorlar.

Heyhat!

İktidarın her bakanı devleti kendi kafasına göre mi yönetiyordu ki, bu bakanları İMF yönetmiş olsun da diğerlerinin haberi olmasın?

Tıpkı ekonomi düzeni gibi eğitim düzeni de gidişata uyamadı. Uyması da mümkün değildi? Çünkü eğitim düzeni ile ekonomi düzeni arasında bileşik kaplar gibi doğrusal bir ilişki var. Başka bir ifade ile ekonomide yatırım yapmamış ve büyüme hedeflerin yoksa eğitimde istediğin kadar mühendis yetiştir. Dilediğin kadar tekniker, ara işgücü piyasasına eleman yetiştir. Yetişenler nerede iş bulacak? Eğitimin ekonomide karşılığı yoksa bir değil yüz tane İş-Kur kursan da işsizliği önleyemezsin. Hatırlatalım: 18. yüzyıldan sonra yaygınlaşan modern eğitim, sanayiinin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuştur. Bizimkilerin sanayileşmek gibi bir derdi ve önceliği olmadığı için, okullar, yeni toplum inşasının atölyeleri gibi görülüyor. Dolayısı ile "eğitime ne oldu" demenin anlamı yok.

Yazarın Diğer Yazıları